Kollarına ve bacaklarına bata bata dikenlere rağmen böğürtlen yemek için verdiğin çabayı,
Basit ve içten olan korkularını,
Saklambaç oynarken karanlığın verdiği mutluluğu,
Yanan sobanın çıkardığı sesi,
Aman ha! Ateş sönmesin diye kaygılarını,
Pazar kahvaltısında babanın varlığının sana verdiği güven tadını,
Biber kızartması kokusu ve anne sesi ile uyanmayı,
Sevgilisinden ayrılmış dostunun derdini dinlemeyi,
Galatasaray kaybettiği zaman, dostlarını kızdırmak için pazartesiyi beklemeyi,
Hocanın ders anlatırken: “isteyen ceketini çıkarabilir” iznini,
İki taştan kale yapmayı,
Öğretmenin pencereden top attığında futbol oynadığın günleri,
Okulda çıkan büyük hamburger ekmeklerini,
Cuma günü, istiklal marşından önce çıkan müdürün şikayetlerini dinlemeyi,
Dersi bırakıp arkadaşlarınla sahile inmeyi,
Tekne ile sahilden uzaklaşırken boğulur muyum? korkusunu,
Yoldan geçen arabada çalan Cengiz Kurtoğlu müziğini dinlerken hüzünlenmeyi,
Hüzünlerinde eskisi kadar canını yakmasını,
Banliyö treninde kompartıman gezen, şapkalı memur amcayı,
Meyve suyunda olmayan pipeti, sonra fark etmeni,
Minibüse 3 veya 4arkadaş bindiğinizde itişmeleri,
Size bakan yaşalmış şaşkın insanları,
Gittiğin kafede 18 yaş sınırının verdiği korkuyu,
Özleyeceksin!
Beylikdüzü – İstanbul
Ocak 18, 2020