kibritçi kızın bir garip hikayesi

 Kibritçi Kız  adlı hikayeyi sanırım 22 yaşımda bir oyuncakçıda çalışırken okumuştum. Çocukluğumda da bu hikayeyi duyduğumu biliyordum ama tam anlamıyla anlayarak okumam 20li yaşlarımda olmuştu. Hikaye çoğumuzun bildiği gibi kibritlerini yakarak ısınmaya çalışan küçük bir kızın hikayesini anlatıyor. Kitabı okuduğumda büyük bir şok yaşamıştım. Bütün gün arkadaşlarıma neden bu denli korkunç hikayeleri çocukların eline veriliyor diye veryansın etmiştim. 

 Hikayeyi benim gözümden kısaca anlatmam gerekirse;

 Bir yılbaşı gecesi ayakkabısı dahi olmayan annesini kaybetmiş ve babasının zoruyla sokakta kibrit satan bir kızı anlatıyor. Kibritçi kız hayalimde 6 yaşlarında yeterli beslenemediği için yaşıtlarından daha küçük kalmış, yanakları sürekli dışarıda kaldığı için kıpkırmızı olmuş , çelimsiz , birçok kez iteklenmiş ve sessiz bir çocuk olarak canlanıyor. 

 Hikayede özellikle havanın korkunç soğuk olduğu belirtiliyor. Kızımız o kadar bir çare ki ayakkabısı olmadığı için evden çıkarken giydiği terlikleri de bir kaza sonucu kaybediyor.  Küçük al yanaklı dünyalar güzeli kızımız buz gibi havada insanların yanından çıplak ayaklarla geçiyor ve korkunç insanlar ona dönüp bakmıyorlar. Daha sonra hikayede ki vurucu noktalardan biri geliyor. O gün günlerden yılbaşı gecesi. İnsanlar alışveriş yapıyorlar ve birbirlerine hediyeler alıyorlar ancak kızımızdan kimse kibrit almıyor ve onun varlığını görmezden geliyorlar. Buraya kadar her şey berbat değilmiş gibi birde hava kararmaya ve tek tek evlerin ışıkları yanmaya başlıyor. Kibritçi kız etrafa yayılan hoş kokulardan, ışıklı çam ağaçlarından ve evlerden gelen seslerden bugünün yılbaşı gecesi olduğunu hatırlıyor. Kar yağışı devam ederken küçük kızımız kibritlerini satamadığı için eve dönmekten korkuyor. Yani kibrit satamadığı için babasından şiddet gören; buz gibi soğuk havada dışarıda olmanın babasının tepkisinden daha iyi olduğunu düşünecek kadar şiddet görmüş bir çocuk. Tabi ki sokakta kalmayı tercih ediyor. Çatık kaşlı, büyük korkunç elleri olan kirden sararmış kıyafetler giyen bir adam canlanıyor gözümde. Hikaye böylesi berbat bir halde iken sonun güzel olmasını bekliyoruz tabi ki.

 Bu soğuk havada karlar arasında çıplak ayakla dolaşan kibritçi kız yorulduğundan kahkaha sesleri gelen iki evin arasına gidiyor ve donmuş ayaklarını ısıtmak için altına toplayarak oturuyor. Üşüyor , çok üşüyor. Ah bir kibrit yaksam da ısınsam diye aklından geçirirken aslında eve asla dönemeyeceğini bildiği için cebinde ki kibritlerden birini çıkarıp duvara sürterek yakıyor. Bir kibrit diğer kibriti yakma istediğini ortaya çıkarıyor. Kibritleri yakarken büyükannesini gördüğüne , yemekle dolu bir sofrada yemek yediğine , hediyelerle dolu bir yılbaşı ağacı altında oturduğuna dair hayaller görmeye başlıyor. Her kibriti yaktığında istediği bir hayali gözlerinin önüne geliyor. Aslına kızımızın karlar altında ve çıplak ayakla hipotermi kaynaklı bilinç kaybı yaşadığı ve ölmek üzere olduğundan hayaller gördüğü hikayede belirtilmiyor. Ve evet kibritçi kız bu aşamada soğuktan donarak ölüyor.

Ancak bu son uygun görünmediğinden tekrar gün doğuyor. Kibritçi kızın hayalimizde ölmüş büyükannesine kavuştuğuna inanmamızı o kadar istemiyor ki yazar, günün doğuşuyla sokaktan geçen insanların dün fark etmedikleri o küçük kızı bugün fark etmelerini sağlıyor. Ve son sahne de kızımız karlar arasında etrafında yanmış kibrit çöpleriyle yanakları kızarmış ve gözleri kapalı halde görülüyor. Ve hikaye kızı gören insanların ” zavallıcık ısınmak istemiş” cümlesi ve gülen suratlarıyla son buluyor.

Kimse ona koşmuyor, kimse ona sarılmıyor, kimse ona dokunmak istemiyor. Sonra bir yetkili gelip onu almıştır ve herkes o küçük kibritçi kızı birkaç gün konuştuktan sonra unutmuştur. Kimse kendini sorumlu hissetmemiştir. Kızın dayandığı duvarın sahibi çocuklarına üzülmesin diye bahsetmemiştir bu durumdan. Unutmak en iyisi demiştir muhtemelen. Ben yardım edebilir miydim acaba diye hiç vicdan azabı yaşamamıştır kesin. Çünkü bu kesinlikle istenmemiş yazar tarafından. Acıklı bir hikaye anlatılıyor baştan sona kadar ve ara ara eklenmiş acımasız karakterler çıkıyor karşımıza çok gözümüze sokulmadan. En önemlisi hikayeden çıkaracağımız hiçbir ders yok yazarın anlatımıyla. Çaresiz bir çocuk ve biz ona yardım edersek beraber mutlu olabiliriz sonucuna varamıyoruz maalesef. 

 Bugün hala bu hikayeye çocukların ulaşabildiği aklıma geldiğinde çıldırıyorum. Bu ve bunun gibi birbirinden korkunç hikayeler yayınlandı ve yayınlanmaya devam ediyor. Belki ben fazla tepki veriyorum emin değilim.

Keşke yetişkinlerin sağlıksız hayal dünyalarını çocuklara yansıtmalarını engelleyebilsem. 

pejmurde
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Beta Kişilik Sahipleri İyi Dinleyin
Sonraki
Bir Annenin Robotik Yolculuğu

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.