Ünlü ozanımızın da dediği gibi aşkın ateşine dağlar dayanmaz, aşk bir hastalıktır tabip anlamaz. Ozanımız bunu araştırıp mı yazmış yoksa atmış tutmuş mu bilemeyiz. Bilimsel açıdan bakarsak aşkın hastalık olduğunu söyleyen doktorlar var, daha doğrusu aşkı tutkulu aşk ve şefkatli aşk olarak iki ayıran ve tutkulu aşk kısmının bir hastalık olduğunu söyleyen doktorlar var.
Hiç daha önce aşık oldunuz mu?
Aşık oldu mu insan, onu görünce midesinden uzak diyarlara kuşlar göç eder ya da içinden milyon tane rengarenk baloncuk bir anda ona doğru uçuverir. Ondan başka bir şey düşünemez olur, her anı onunla geçirmek ister her şeyi onunla paylaşmak… Bu tanım bir kısmınız için çok güzel değil mi? Çünkü romantik bir tanım!
Peki o çok değerli aşkınız sizi terk ederse?
Büyük acılar, yalvarmalar suçu üzerine almalar, karşı tarafı ilahlaştırmalar…
Bu durum ne zamana kadar böyle gider biliyor musunuz?
Cevap veriyorum: Kafanızdaki soru işaretlerinden kurtulana kadar.
Yapılan araştırmalara göre beyin bir şeyin cevabını bulamazsa o şeyden cevabını bulana kadar kurtulamazmış. Neden ayrıldığınızı tespit edince sonuca ulaşır ve o dosyayı kapatırmış. Fakat cevabı alana kadar psikolojiniz büyük zarar görebilirmiş. Aslında terk eden kişi için şunu düşünebilseniz; “O, sıkılgan biriydi, kimseye aşık olamıyordu ancak hobi olarak insanların hayatına girip kendine aşık ediyordu.” Belli ki ilgiye muhtaç, belli ki yalnız ama o an göremediğiniz bütün gerçeklerle yüzleşince aşktan da kurtuluyorsunuz. Vallahi aşktan kurtulmak ne kadar güzel bir tabir bilemem ama, eminim acı çeken için çok güzel tabirdir.
”Aşk, beynimizdeki bir takım değişikliklerdir.”
Bir şeyi beyinde bitirmediğiniz sürece beyniniz, rüyanızda bile o sorunun cevabını arayan bir yapıya sahip. Bunun beyinle ne alakası var diyenler için aşk, beynimizdeki bir takım değişikliklerdir. Aslında bir kokain bağımlısı ile aynı etkileri gerçekleştirir. Bunun size zarar veren bir şey olup olmayacağını aslında siz seçersiniz. Dopamin, noradrenalin ve serotonin hormonlarından kaynaklı olarak beynimiz aşırı mutlu, aşırı hareketli olurken iştah ve uyku kaybı, sevdiğini eşsiz görme isteği, tutku gibi etkilerde bulunan bu hormonlar sayesinde aşık olduğumuz ve ömrünün eğer bu aşk tutkulu aşksa 3 yıl olduğunu söylesem(!) Bilimsel olarak 3 yıl ömrü olan bir şeyin, bir ömür psikolojinize zarar vermesini istemiyorsanız kaliteli aşklar yaşayın. “Kaliteli aşk nasıl oluyor?” dediğinizi duydum ve hemen cevaplandırıyorum. O, 60 yıl süren aşklar var ya onlardan işte. Önceliğinizin partnerinizin olduğu, ilginin, şefkatin, saygının, sevginin doruklarda gezdiği aşk modeli. Saplantı olmayan içinde hep bir paylaşım olan. Paylaştıkça çoğalan aşk.
Bu 3 harfli ve çok sihirli kelimenin psikolojinize ağır zarar vermek istemiyorsanız size değer verecek insanlar alın hayatlarınıza . Kimi zaman üzen, kimi zaman dünyayı değiştiren, kimi zaman güldüren ama herkesin sahip olmak istediği herkesin arayışında olduğu bu büyü psikolojinize zarar vermemesini umut ediyorum. Hayatta en önemli şey sizsiniz ve her şey beyninizde bitiyor. “Beyninize çöp girerse beyninizden çöp çıkar!” diye sevdiğim bir söz var ve ben bu söze bir şey ekliyorum. Beyninize çöp girerse kalbinize de çöp girer. Kalplerinizi ve beyninizi temiz tutmanız dileğiyle.