KORKULARINDAN KAÇMA, YÜZLEŞ.!

         Ben bir şeyler karalamaya başlamadan siz de bu kendi çapında kalem sallayan şahsiyetin yazıya döktüğü satırları okumadan önce birlikte bir durup korkularımızı düşünelim ve kendimize şu soruyu soralım; “Neden ?” 

Duraksadık değil mi ? evet bende senin gibi duraksadım ve duraksadığımda aklıma bir sürü farklı konu geldi ama hiç biri merak ettiğim konuya cevap olamadı. Birlikte bu satırlar gözünden kayıp giderken bu konuyu düşünmeye ne dersin ? Korkularımız neden var ve biz korkularımızdan neden kaçıyoruz ?

Konuya giriş yaparken ilk başta anlatacağım ufak bir alıntı hikayem var okumak istemezsen bu paragrafı tamamı ile atlayabilirsin ama bence bir göz atmalısın. Bu hikayemizde okul çağındaki bir çocuğun psikolojik durumundan ötürü gördüğü halüsinasyondan bahsedilmekte. “” Her zamanki gibi okula gitmek için servise binip cam kenarındaki bir koltuğa oturdum. Bir yandan müzik dinliyor bir yandan da dalgın dalgın servisteki diğer öğrencilere bakıyordum. Servisin sarsılarak duruşu beni kendime getirdi. Tommy’nin evinin önündeydik. Dışarıdan yan pencereye doğru bir el belirdi ve otobüs şoförüne devam etmesini işaret etti. Tommy bugün hasta galiba diye düşündüm. Okuldan çıktıktan sonra eve geldim ve akşam haberlerini seyretmeye başladım. Duyduğum son haberle neredeyse felç geçiriyordum. Tommy ve tüm ailesi bu sabah kimliği belirlenemeyen biri tarafından öldürülmüştü. Aldığım bu kötü haberden sonra odama doğru süründüm ve uyumaya çalıştım. Ertesi gün yine okula gitmek üzere servise bindim. Olanlardan bihaber servis şoförü yine Tommy’nin evinin önünde durdu. Tam haberlerde duyduklarımı söyleyecekken yine solgun bir el belirdi pencerede. Devam etmemizi işaret etti. Olduğum yere yığıldım.””

Umarım hikayemizi okumuşsundur ve dikkatini çekebilmişimdir. Çünkü şuan da hikayemiz üzerinden birkaç cümle ile konuşmamıza ve düşünmemize başlayacağız. Hikayemizde sanırım ortaokul çağında bir çocuğun görmüş olduğu halüsinasyondan kaynaklı durumu anlatılmakta. Bu durum hakkında söylenecek belki yüzlerce durum vardır fakat ben kendi fikirlerimi belirteceğim sen de kendi düşüncelerini aklından geçireceksin böylece ilerleyebilmiş olacağız. Bu hikayede bulunan baş karakterimizi düşünelim birlikte eğer akşam oturup haberleri izlediğinde korkmasaydı ve korkularının üzerine giderek bu durumu araştırmak veya çevresine bahsetmek üzere kelimelerini dillendirseydi ne olurdu diye iç geçirdin mi hiç ? benim aklıma bu soru geldi “neden ?” neden bunu yapmadı ? önünde ne gibi bir engel vardı ? neyden korkmuştu ki ? onun kaybedeceği hiçbir şey yoktu. Eğer güçlü düşünebilseydi ve korkularının üzerine gidebilseydi kendisine psikolojik olarak bu baskıyı yapmayacak belki de zihnini yoran korku duygusunu taşımayacaktı. Peki bu konuda sen ne düşünüyorsun ? onun yerinde sen olsan ne yapardın ?

Korku duygusu bizim hayat yaşam döngümüzde bulunan en temel hislerden birisi korku bizi dinç ve diri tutar elbette bu konuda hemfikiriz aksini düşündüğümü sanmadın herhalde ? ama diyerek cümleme devam edecek olursam korku duygusu fazlaca salgılandığı zaman kişinin enerjisini çürütebilir ve düşüncelerine sızabilir. Eğer kişi bir oyuncaktan korkuyorsa ve bununla yüzleşmek onu alt etmek ve olanca korkusunu eksiltmekle uğraşmak yerine ondan korkmaya devam ederse gün geçtikçe nesnemizi gördüğü her durumda korkusu bir kat daha artacak ve en sonunda onun her yerde olabileceğini düşünerek enerjisini tamamı ile bu yönde harcayacak. Enerjisini kaybetmiş kişimiz de haliyle düzgün düşünebilme kabiliyeti, karar verebilme kabiliyeti, liderlik statüsünü vb. bir çok durumu hayatından çıkartmak zorunda kalacak. Bunca kayıp verebiliyorken neden korkularımızın üzerine gitmeyi hiç denemiyoruz ? veya neden onlara alışmayı onlarla yaşabilmeyi denemiyoruz ?

Bir hayvandan mı korkuyoruz onunla iyi bağlar kurmaya çalışalım, bir nesneden mi korkuyoruz onun üzerinde hüküm kurmaya çalışalım, bir histen mi korkuyoruz onu fazlasıyla yaşamaya çalışalım ve sonuçlarını görmek için uğraşalım ? hayatta her şeyde olduğu gibi %50 şansa sahip değil miyiz ? hatta ve hatta hayatın kendisi %50 şansın üzerine kurulu değil mi ? 2 seçeneğimiz var yaşamak ya da ölmek başka bir hakka sahip değiliz. 

Seninle birlikte sohbet etmek güzeldi ben içimi dökerek kaleme alırken seni de düşündürebildiğimi umuyorum ama bu böyle bitmesin ve seninle bir etkinlik yapalım. Bu yazıyı hangi tarihte okuyorsun bilmiyorum ve şuan ben ne durumdayım onu da bilmiyorum ama etkinliğimizi bu yazıyı okuduğun günün gecesinde başlatmanı senden rica ediyorum. Yazıyı okuduğun gün korkularını düşün bu korkun iş yönünde mi, hislerin yani aşk yönünde mi yoksa nesnel bir korkun mu var bunları düşündükten sonra korkunu belirle ve gece olduğu zaman tüm gücünü toplayarak “1” seferliğine tüm gücünü harcamak sureti ile korkunun üzerine git. Seviyorsan bağıra bağıra söyle, işinde hataların varsa sabaha kadar plan yap ve düzelt, korktuğun nesne her neyse onu açarak ve alarak sabaha kadar dalga geç üzerinde hakimiyet kur. Kaybedecek neyimiz var ki ? hayat bile iki seçenek olan şanstan, yaşamak yada ölmekten ibaretken.

“”Yazıda hiçbir bilimsel bağlam mevcut değildir. Tamamı ile şahsi düşünceleri içeren sohbet havasında bir metindir.””

          09.03.2021 01.51 ‘ZZ 

Şifa Yetişir
Subscribe
Bildir
3 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Kendi Gerçekliğinin Gücü

Kendi Gerçekliğinin Gücü

Sonraki
Hayallerle Yaşamak: Maladaptive Daydreaming

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.