Sır saklamak çok zordur. Hele ki bu sırrı çok sayıda insan biliyorsa;
“Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.” diyor Erdal İnönü
Bir gün kendimiz hakkında, ya da bir başkası hakkında öğrendiğimiz veya bildiğimiz bir şey içimize dert olur. Gidip, bir başkasına anlatmak ihtiyacı duyarız. Hemen en yakınımızdaki insana bunu anlatır, sonra da “sakın kimseye söyleme” diye ekleriz.
Hatta bu konuda bir atasözü bile vardır. “Sırrını söyleme dostuna, dostunun da dostu vardır.” Tabii ki o da gider, bir başkasına anlatır. Böylece bu sır, bir sır olmaktan çıkar ve dalga dalga yayılarak, bir söylenti haline gelir.
Hatta bunun bir sır olması, söylentinin daha da kolay yayılmasını sağlar.
(*) Mitolojide de anlatıldığı gibi berber, kral Midas’ ın sırrını saklayamamış, en azından gidip bir kuyuya haykırmak ihtiyacı duymuş ve hatta istemeyerek bu sırrın dallanıp, budaklanarak yayılmasına sebep olmuştur.
Bu neden böyledir? Belki de insan doğası gereği sosyal bir varlık olduğu için, her şeyi diğer insanlarla paylaşmak istemektedir.
Belki de diğer insanlarla ortak yaşamanın, toplum olmanın, topluluk halinde yaşamanın bir gereğidir bu.
Belki de insanoğlunu bir arada tutan bu sakladığımız, ya da saklamaya çalıştığımız ama saklayamadığımız gerçeklerdir.
İnsanın kendisine çeki düzen vermesine neden olan, yanlış yapmasına engel olan, belki de bir gün mutlaka ortaya çıkacağını bildiğimiz bu gerçeklerdir.
“Kral Midas Tmolos Dağı’nın yamacında dolaşırken güneş tanrısı Apollon ile şarap tanrısı Pan’ın müzik yarışı yaptıklarını ve bu yarışmaya yargıç olarak dağ tanrısı Tmolos’u seçtiklerini görür. Apollon’un lirini de Pan’ın flütünü de dinleyen Midas, flütün sesini çok beğenir.
Tmolos, ödülü Apollon’a verse de yarışmaya tanık olan Midas flütü daha çok beğendiğini söyleyince Apollon Midas’ın kulaklarını uzatıp eşek kulağı haline getirerek öç alır.
Midas, utandığı eşek kulaklarını sivri külahı ile bir süre saklar ama saçını sakalını her gün tıraş eden berberin kulaklarını görmesini engelleyemez. Berber kimseye açmadığı bu sırdan kurtulmak için bir tür kulak olarak benzetilen kuyuya eğilerek “Midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.” diye seslenir. Uğuldayan kuyunun yakınındaki sazlar, yel estikçe dile gelerek “Midas’ın kulakları eşek kulaklarıdır.” diye yankılanmaya başlarlar. Bunu duyan Midas hiddetlenir ve sazların kesilmesini emreder. Ancak kuyunun suyu sazlara geçirmiş ve sırrı yayılmıştır. Sazlar kestirilir ama bu sefer de sırrı keçiler korosu seslendirir.
Sırrı yayılan Midas, zamanla kulaklarına alışır; hatta onları bir ayrıcalık, bir üstünlük olarak görmeye başlar. Artık kulaklarını gizlemez, törenlerde halka sergiler. Midas’ın ona verdiği cezayı hiçlediğini gören Apollon, bu sefer kulakları geri alarak Midas’ı cezalandırır. Halk bu kez Midas’la kulakları artık eşek kulağı olmadığı için alay edip onu aşağılar.” (*)
(*) https://tr.wikipedia.org/wiki/Midas%27%C4%B1n_Kulaklar%C4%B1