Sevgili Günlük, Yalan Söylüyorum

Hepimizin küçükken ”Sevgili Günlük” diye başladığı, genellikle gün içinde neler yaptığını, bazen gizli aşkını, bazen de üzüldüğü, kırıldığı şeyleri yazdığı, minicik kilidi olan bir günlüğü olmuştur. Zamanla bu hevesimiz kaçar, kilitli defterlerimiz raflar arasında ya da bir taşınma esnasında kaybolur gider.  İşin kötü yanı artık raflar arasında kaybolacak, sır gibi saklayacağı kilitli defteri yok kimselerin. Artık o küçük kilitli defterler yerlerini, ceplerimizde, çantalarımızda taşıdığımız küçük aletlere bıraktı. Artık çocuklar topları arabanın altına kaçıp patladı diye üzülüp yazamıyor günlüklerine, genç kadınlar içlerinde büyüttükleri aşkları, genç erkekler şiirleri karalayamıyor sayfalara. Çünkü eskiden kimse bir başkasının günlüğünü okuyamazdı. Sır gibi saklardı herkes kendi günlüğünü. 

Zaman geçti. İnsanlar değişti, çocuklar, anne-babalar, duygular değişti… Ve daha birçok şey.

Sosyal medya diye açtığımız kişisel hesaplarımız aldı minik kilitli günlüklerimizin yerini. Eskiden olsa belki de sır gibi saklayacağımız şeyleri herkes görsün istedik. Bugün ne yedik, nereye gittik, arkadaşlarımızla görüşüp ne kadar eğlendik, en güzel hangi fotoğrafta çıktık herkes görsün! Mükemmel bir hayatımız var çünkü. Pamuk şekerinden bir dünyada yaşadığımıza inansın herkes. Kimselerin görmesin, bilmesin istediğimiz hislerimizi ”emojilerle” haykırdık. Birisi üzdü bizi, ”biz üzülürken bile mükemmeliz.” dedik. Biz kendimiz için spor yapmadık. Her gün sabah erkenden uyanan, koşusunu, yogasını yapan bilmem kaç takipçili birisinin her sabah bıkmadan usanmadan paylaştığı şeylere özendik aslında. Sonra spora başlayıp insanlara ”Ben kendimi, bedenimi çok seviyorum. Bu yüzden spor yapıyorum.” mesajını verdik. Çünkü biz kendimiz için spor yaptığımıza inandırdık kendimizi. Biz çevremizde sevilen insanlar olduğumuzu herkes bilsin istedik. Fotoğraflarımızın altına yapılan yorumlar ne kadar çoksa o kadar seviliyoruz sandık. Hep en mutlu hallerimizi paylaştık. Hiç üzülmedik, kırılmadık, yalnız kalmadık, ağlamadık gibi gösterdik hep. 

Biz çocukken tahtaya adı yazılınca öğretmen eksi verdi diye üzülen, bunu günlüğümüze yazan çocuklardık oysa. Yalan söylemezdik kendimize. Kendimizi kandırmazdık. Ne zaman ki günlüklerimizi herkese açtık, o zaman hep en mükemmel görünme ihtiyacı hissettik ve sonra buna kendimizi inandırdık. Çünkü başkaları da öyleydi. Başkaları da mükemmeldi. Bilemedik herkesin bu kadar mükemmel hayatlarının olmadığını, bir tek bizimki böyle sandık. 

Sevgili günlük, bugün iliklerime kadar yalnız hissettim. Sokaklarda ağlayarak yürüdüm.

Sevgili takipçilerim, bugün kendime zaman ayırmak istedim ve tek başıma uzun uzun yürüyüş yaptım. Bazen kendimize zaman ayırmalıyız. 

Hilal
Subscribe
Bildir
8 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Yüreğimin basamaklarına bir adım daha
Sonraki
Hoca Ahmet Yesevi ve 4 Kapı 40 Makam Öğretisi

Hoca Ahmet Yesevi ve 4 Kapı 40 Makam Öğretisi

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.