Bugün uyandım, güzel bir kahvaltı hazırladım kendime. Güneşli güzel bir gün.. Sıcak bir çay, güzel bir müzik ve nefis bir kahvaltı.. Ters gidecek ne olabilir ki? … derken… güzelce yağ sürdüğüm ekmeğim bir anda elimden kaydı ve tesadüfe bakın ki tamda yağlı kısmı yere yapıştı.
“Neyse” dedim “sakarlık işte”.
Uzun zaman sonra bütün günü kendime ayıracak, evden hiç çıkmadan sessiz huzurlu bir gün geçirecektim. Keyfimi bozacak hic bir şey olamazdi. Yani… şey dışında… evde hiç ekmek kalmaması dışında. Olabilir! Hemen üzerimdeki eşorfmanların üzerine montumu geçirip evden çıktım. Iki adım yer kim göreceķ ki beni? Bugün biraz aksilikle başladı evet ama marketle ev arasında da artık daha ne olabilir ki..
şlap..
yerdeki su birikintisi bana cevap verdi. Bütün üzerime çamurlu su sıçradı. O kadar geniş yolda bu su birikintisi gelip tamda benim adımlarımın olduğu yere mi konumlanmıştı yani? Koca yoldaki tek birikinti hem de!
Sakin olup hemen markete gidip geleyim eve dönemem, zaten etrafta çok insan yok bir şey olmaz… yok artık, karşımda uzun zamandır görmediğim arkadaşım ışınlanmış gibi belirdi. Utana sıkıla, çamurlu üstümü saklamaya çalışarak konuşup yanından ayrıldım. Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyorum. Koşa koşa markete gittim.
Ee sıradaki ne aradığım ekmek mi kalmadı noldu? Neyseki ekmek var hemen alıp çıkıcam, kurtuluşa yakınım. Kasa sırasıda çok yok, diger kasalar daha kalabalık. Ee bu aksilikler sonsuza kadar sürmeyecekti ya? Keyiflendim ama niye ilerlemiyor önumdeki kişi. Kasa mı bozuldu. Hem de tam bana sıra gelmişken??
Yeter artık!
Günüm öldü ölecek, istemiyorum ekmek falan eve dönüyorum ben. Evrendeki bütün aksilikler aynı kişi üzerine mi yoğunlaştı? Bu evren bugün bütün terslikleri bana gönderiyor. Bu kadar terslik nasıl arka arkaya gelebilir hem de bugün güzel bir gün olacak derken? Eve vardım, şimdi kapımı açıp içeri gireceğim ve koltuğuma kıvrılıp yarına kadar kalkmayacağım. Ey evren bana daha ne yapabilirsin ki??