Hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren yaşantımız boyunca hakim olucak en temel duygulardan biridir güven duygusu….
Sözlük anlamı olarakta korku, çekinme ve kuşku duyulmadan inanma ve bağlanma duygusudur…
Burdan yola çıkarak şunlar söylenebilinir ;
Günümüzde ikili insan ilişkilerinin temelini güven duygusu oluşturur.
Arkadaşlık ilişkileri olsun, gönül ilişkileri olsun ve ya iş ilişkileri olsun hep güvene dayalıdır. Çünkü güvendiğimiz insana açarız kalbimizi, güvendiğimiz insanla birleştiririz hayatımızı ya da güvendiğimiz insanla iş ortalıklığı yaparız. Kısacası güven varsa orada samimiyet vardır, dostluk vardır, gönül bağı vardır.
Ama şuda bir gerçek;
Herkesin en çok dert yandığı bir konudur güven duygusu.
Çevremden, büyüklerimden hep duyarım aman kimseye güvenmeyin, aman kimseye güvenip bir derdinizi sorununuzu anlatmayın diye.
Önceleri çok anlayamazdım neden böyle dediklerini ama daha sonraları belirli bir olgunluğa erişip ve hayatı daha iyi anlamaya başladıktan sonra söylenmek anlatılmak istenileni daha iyi idrak ediyor insan.
Ve zamanla hak verdim herkese, herşeye güvenilmeyeceğine.
Çünkü çok şahit oldum, gördüm ve duydum birbirini seven insanların güven duygularının en temelinden sarsıldığını.
Kardeşim, dostum, sırdaşım diyen insanların aslında güven duygusunu kendi çıkarları için kullandıklarını ve sonrasında su istimal ettiklerini.
Buda insanı hem üzüyor hem de derinden etkiliyor…
Ve yazımı şu sözlerle sonlandırmak istiyorum…
Bir Kızılderili Atasözü der ki; Neden ben insanlara güvenmemeyi öğrenip ruhumu kirleteyim. Onlar güvenilir olmayı öğrensinler.
Tabi bunu başarabilirsek böyle bir dünyada…