Bir renkse ilham
Aşksa pervasızca yüreğe tırmanan
Ne sandık dolusu kelam
Ne de havada asılı selam
Elbet vardır karşılığı hüzün yüklü günlerin
Dinginse ruh ne ala.
Aşka biat yanan bir ateşse
Düşmedi gitti yakamızdan hasret
Bil mukabele demenin verdiği eziyet
Acılar durağında hazır ol ’da beklerken yarınları.
Yıldız Gülüm Çamlısoy
Bugün Yıldız kardeşimin her zaman okumaktan zevk aldığım, mana duygu his dolu şiirinden bir parça ile muhabbetle bir varış noktası olan sizlerin gönlünde gezintiye çıkacağım. Kardeşimin tam şiirini alarak yazsam sayfalar tutar, bu arada kardeşimin mısrasın da ki “Düşmedi yakamızda hasret” mısrası bana üstat Hüseyin Nihat Atsızın şiirinden bir dörtlüğü hatırlattı aradım buldum, kardeşimin şiiri ile harmanladım, düşler hisler dünyasında ben gezintiye çıktım, şimdi sizlerde benimle beraber çıkınız.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Üstat Hüseyin Nihat Atsız ne güzel söylemiş hasreti, insanı hasret yakar göremediğimiz gözüyle, yanardağ gibi yakan alevleriyle, hasret özlemin habercisidir biliriz bizler insanı gönlü hakkı bilenler, kaçar mı alevden gelen alev haktansa hasret yaksa da öldürmez pişirir olgunlaştırır aleviyle. İşte bizde bunu bildik biz istedik haktan gelense hasret yaksın gönderen hak Mevla acıtmaz yakmaz bildiğimiz alevde, tatlı tatlı ham pişirir pişirir ham olanı olgunlaştırır güçlü yapar, özlemin zevkini tattırır hasretin içinde…Kardeşimin şiiri ile devam edelim.
Bir renkse ilham
Aşksa pervasızca yüreğe tırmanan
Ne sandık dolusu kelam
Ne de havada asılı selam
Elbet vardır karşılığı hüzün yüklü günlerin
Dinginse ruh ne ala.
Aşka biat yanan bir ateşse
Düşmedi gitti yakamızdan hasret
Bil mukabele demenin verdiği eziyet
Acılar durağında hazır ol ’da beklerken yarınları.
Bir renkse ilham, bence insanların gönlüdür oda ya mavidir ya da pembe, konunca aşk gönüle pervasızca, yani korkmadan çekinmeden yüreğe coşkuyu hisleri sevmeyi hakkı yükleyerek, basamak basamak gönül merdiveninde tırmandırandır, buluşturandır aşk. Ne sandık dolu bir kelam ve sözdür aşk, ne de havada bazen söylenince alınmayan asılı kalan selam gibidir aşk, o geldi mi gönlü tarumar eder, içinde ne varsa dışarıya atar, akıl balataları sıyırır motor su kaynatır, göstergeler ibresini yönünü şaşırır kalır, âmâ bu tatlıdır öylesine yıkıcı değil, yıkarken saraylar kurdurarak onarandır. Elbet te karşılığı vardır hüzünle yüklü günlerin mükafatı, O Mevla’dan gelmiştir boşuna gelmemiştir çeken içinde olan bilir anlatılamaz. Dinginse ruh ne ala, elbette gönüldeki aşkın ışıltısı parıltısı ile ruh mest olur, sevdikçe coşar koşar… Aşka biat eden yanı tanıyan onu kabul eden kimden geldiğini bilerek yanan bir ateşse aşk pişirendir olgunlaştırandır aşk diyen kardeşim, duygu ve hisleri sözlerin hecelerin arasına saklamış. Bu konuda çok ustadır okuyunca mest olurum, okumanın zevkine varırım. Düşmedi gitti yakamızda hasret” yukarıda üstadın şiiriyle anlattım zaten. İşte bil mukabele yani karşılık olarak ben de size de sizlere de. Birinin söylediği söze karşılık söylenen “ben de size de, sizlere de böyle biliyorsunuz verdiği eziyet zevktir. Acılar durağında hazır ol ‘da bekle yarınları, yani hasret içinde sevince, hasret kalmayan sevincin değerini bilmez, kaybetmeyen ondan bir süre ayrı kalmayan değerini bilmez, değerini bildiği anda onu bulur ve bir daha bırakmaz diyor kardeşim, gizli şifrelerle. Bende bu duyguları uyandırdı birkaç satır yazdım, başka duygular duyanda hissedende olabilir, yorumla yazarsa okuruz kardeşlerim. Gülüm kardeşime teşekkürler ederim bir solukta okutarak bir solukta bu güzel duygular içinde eseri ile gezdirdiği için teşekkürler ederim, iyi ki aramızda iyi ki edebiyat ve edebiyat evi dostları ve dostlukları var herkese selamlar sunarak noktalayayım, selamlarımla.
Mehmet Aluç