Bu yazıda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum.Belki sizde de bir yerlere dokunur bu yazacaklarım.
Hayatımın en saf en temiz yıllarıydı.Daha yeni 5. sınıfa geçmiş küçük konuşkan yerinde duramayan sürekli hayaller kuran bir çocuktum.Daha neyin ne olduğunu anlamadan acımasızlığın pençelerinde buldum kendimi ”zorbalık”…
Bu yüzüme çarpan gerçeklerle sarsılmam,en yakın arkadaşımı kaybetmem ve sınıfın tamamının benimle dalga geçmesi…Hayatımın en saf en güzel yılları birden en kötü ve asla hatırlamak bile istemediğim hatıralar kaldı zihnimde.
Gün geçtikçe içime kapandım,sıkışmış gibi hissediyordum.Nefes alamıyordum.Ölmek istiyordum.
Evet 5. sınıfta depresyona girmiştim.Küçük bir eleştiriyi kabul edemez olmuş bağırıp çağırmaya başlamıştım.Sadece kitap okuyor hayallere dalıyordum.Ailem bu durumu fark etmişti ve ben de onlarla paylaşmaya başlamıştım fakat beni pek de ciddiye almadılar.Gün geçtikçe mutsuzlaşıyordum .
En son fiziksel şiddette başlamıştı.Her gün okuldan gelirken ağlıyor,giderken ağlıyor gece ağlıyor ve gündüz ağlıyordum.Hiçbir şeye tahammülüm kalmamıştı artık.Yapayalnızdım.
Bir olay oldu ve canıma tak etti.Sınıfın ortasında bağrınmaya başladım ve susmadım.
Eve geldim ve ağlayarak aileme bu olayı anlattım ve onlar da beni okuldan almaya karar verdiler.
Şimdi düşünüyorum da ne tehlikeli zamanlarmış aslında.İnsanın içini sömüren yılllarmış.Neydi benim suçum,ne yaptım ben onlara?Neden böyle davrandılar?
Bu soruların cevaplarını hiçbir zaman anlayamadım.