İnsan en çok ne ister bu hatta? sonsuz güven, sonsuz huzur, sonsuz mutluluk, sonsuz sağlık, sonsuz para..
Ben en çok çaresiz kalmamayı istedim. Bir yanım hep kırık, bir yanımsa her daim yeni açan çiçek. En güvendiğim adamların ellerinden tutamamak, yaralarına merhem olamamak beni yıkan, tarumar eden şey.
Aile en büyük servet mi? Seçemediğimiz bazen de hiç bir şekilde müdahale bile edemediğimiz aile.. Herkes bir yana savurulurken pencerenin arkasından baka kalmak. Bazen haykıra haykıra bazense sessizce bekleyerek. Ben en çok ailemin yaralarını sarmak istedim. Belki bazı yaraları ben açtım nasıl onaracağımı bilmeden. 30’a 1 kala görüyorum çoğu şeyi.. Ne kadar karanlıklara gitmiş, neden ışığı görmek yerine gözlük takılmış.. Şuan asla dokunamadığım acının tam ortasındayım. Hangi ilacı kullanacağımı bilmeden yaşıyorum. En kötüsü de ne biliyor musun? Arada kalmak. Bir taraf olamamak. Kimin yanındaysan onun haklı yanını görüyorken diğerini yakmak, yıkmak. Hep bir kısır döngünün içinde kaybolmak.
Yoruldum, çok yoruldum. Nefes almak istiyorum. Alamıyorum. Ne anaya ne babaya sırt dönülebiliyor. Ne kardeşe ne kocaya. Zaman geçiyor aileye aile ekleniyor. Sorun üzerine sorun biniyor. Ama senaryo hep aynı sadece kişiler değişiyor. Yaralar, acılar, mutluluklar bile aynı..
Kaderin kısır döngüsü ölümle mi son buluyor? Kime tuz kime merhem olacağını şaşırıyor insan.
Ah bu ulaşılamayan kalpler. Siyaha çalan donuklaşmış o ruhlar. Ne zaman eski sıcaklığına dönecek?Belki de hiç sıcak olmadı da biz göremedik olamaz mı? Tutunmaya, sıkı sıkı sarılmaya ihtiyacım var. Ait olmaya boşlukların dolmasına.. Kısır döngüler bitmesin mi!?