Şemsiye

Yıllar önce yağmurlu bir günde onu üniversitedeki okulun bahçesinde şemsiyelerinin altına almamışlardı. Gururu incinmişti. Unutamıyordu bazı şeyleri. Güzel olmaları ve zengin olmaları ile övünüyorlardı. Bütün erkekler onların etrafında pervaneydi. Uçuyorlardı havalarda. Gözleri hiç kimseyi görmüyordu. Okulu da zaten bir üst sınıftaki arkadaşlarından soruları alıp, bitirmişlerdi. Dolayısıyla aynı zamanda sınıfın en çalışkan kızlarıydı. Zengin oldukları için çok güzel giyiniyorlardı.

Halbuki o, zengin değildi. Annesi ona babasının eski pantolonlarını bozup pantolon, kendi eski mantolarından da kaban dikip, giydiriyordu. Teyzesi zaten terziydi. Giydiği kazaklarını da annesiyle birlikte örüyorlardı. Yılda bir defa da hem yazın, hem kışın giyebileceği ayakkabısı oluyordu. Hatta bazen ayakkabısının altı delinince, altına pençe yaptırıyorlardı.

Aynaya bakınca, kendisini aslında pek fena bulmuyordu. Güzel sayılırdı, giydikleri de yakışıyordu. Annesi güzel dikiş dikiyordu. Kazaklarını da güzel örüyorlardı. Ancak bu zengin ve kibirli iki kızdan hiç hoşlanmıyordu. Herkese tepeden bakıyorlardı.

Sınıfın çoğunluğu onun gibi orta direk, ya da pek varlıklı insanlar değildi. Çoğunluğu bulunduğu şartları zorlayarak, gelmişti buraya. Çalışkandı sınıfın hepsi. Zaten başka bir şansları da yoktu. Çalışıp, bir an önce adam olmak zorundaydılar.

Ama bugün o kızların bir arkadaş grubunda, haksız yere bir insanla alay ettiklerini görmüştü. Ve bir kez daha içini buz gibi bir his kapladı.

Kendi kendine bir defa daha söz verdi. “Asla hiç kimseyi gerçeği anlamadan yargılamayacağım.” “Geldiğim yeri asla unutmayacağım.” “Kibirli olmayacağım.”

Gri Mavi
GRİ MAVİ
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Tecavüz edemezsin!
Sonraki
Kullandıkça Güzelleş#

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.