‘’Ben bilmek istiyorum dedi küçük karabalık: hayat ,gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi, yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü? ‘’
Kendi ırmağında dönüp dolaşan küçük karabalığın kendince haklı sorusuydu kendine sorduğu. Amaçlarını, neye ne uğurda emek harcadığını, kimin doğrularını, kimin sınırlarını kabul etmesi gerektiğini sorguladığı bir soruydu. Ne istiyordu, bu balık, gerçekten ne istiyordu! Kimdi, çok sorgulamıştı en başında kendini. Defalarca yüzdüğü aynı ırmakta defalarca sorgulamıştı benliğini. Ama bu çabası sonuçsuz kalmıştı kim olduğunu kendi öz benliğini bir türlü çözememişti. Duyduğu her seste, gözlemlerinde, kültüründe, başkalarının fikirlerinde onu oluşturan parçalar vardı. Ortak küçük parçaların büyük eseriydi o. Artık bu parçaların arasında hangisi değişmemiş, saf ona aitti tanımlayamıyordu.
Cevap bulamadığı bu soruyu bir süre sonra bırakıp başka bir soruya eğildi.
- Kim olmak istiyordu?!
Hakikaten kim olmak istiyordu balık ?
Mutluluk, bir avuç yerde dönüp durup yaşlanıp gitmek miydi, yoksa keşfetmenin, yeninin, yenilik tutkusunun bir anlamı var mıydı? Çok tutkuluydu minik balık, çok cesurdu, çok atılgandı. Belki de heyecan peşindeydi. Dolu dizgin akıp giden bir hayat. Hep karşılıksız bırakılmış bir hayatın burukluğu vardı. Tutkularını tatmin olarak yaşayamayacağı bunu engelleyen görünmez iplerle bağlıydı bulunduğu noktaya. Bu bağlara sevgi deniyordu, sorumluluk deniyordu, minnet deniyordu… Bunlar gerekli miydi bilmiyordu emin değildi ama bunları bırakıp gitmek ya da en azından küçük de olsa bir set çekmek onun gibi bu dünyanın akışına kapılmış diğer balıkların da daha önce aklına gelen ama sonra zamanla sönen zayıf bir kıvılcımından ibaret miydi emin değildi? Kim olmak istediğinden emin olmadığı için, nispeten onun yanında küçük kalan bu sorunun cevabı içinde emin değildi.
Bu akışı zaman göstecekti.
Aslında neye ihtiyacı olduğunu, kim olmak isteğini ya da kim olma yolunda ilerlediğini. Zaman, cesaret, azim, çaba, atılganlık, özgürlük tutkusu, yenilik tutkusu vb. bir çok faktör bu akışı gösterecekti.
Çok dağınık düşünmüştü küçük balık ama az çok kafasında bir şablon oluşturmuştu. Teşekkür etti kendine, iç sesine, ve olduğunu düşündüğü Tanrı’sına. Bugünlük bu kadar yeterdi. Sessizce devam etti akan ırmağında döngüsünde…..