Müslüman Uygur Türkleri zalim işgalci Çin güçleri tarafından inançları dolasıyla zulme uğramaya devam ediyor. 24 yıl önce bugün yaşanan Gulca katliamı ise hafızalardaki tazeliğini koruyor.
Gulca katliamı hafızalardaki tazeliğini korurken Uygur Türkleri kültürel kimlikleri ve dini inançları dolayısıyla zulme uğramaya devam ediyor.
GULCA KATLİAMI NEDİR?
Gulca’da bir Kadir gecesi…
Şubat ayı… Tarihin tozlanmamış kara sahifelerine şöyle bir göz atıyoruz…
Çok ta uzak değil 1997’de binlerce kilometre uzaktan bir kardeş feryadı yükseliverdi. Belki mesafe çok uzaktı ama yükselen feryatlar ciğerimizin köşesindendi..O uzaklardan gelen çığlık benim Müslüman Türk Gardaşım Uygur’un feryadıydı…
Ezelden beri görev başında olan Batıllar ordusunun en kesif savunucularından Kızıl Çin, Müslüman Doğu Türkistan’da yaptığı zulümlere, katliamlara bir yenisini 1997 yılının Kadir gecesinde Gulca’da ekliyordu.
4 Şubat 1997 günü Doğu Türkistan’ın Gulca vilayetinde, Kadir Gecesi ibadet etmek için bir evde toplanan kadınlar, Çin polisi tarafından yapılan bir baskınla evden dışarı çıkarılmış ve bu zorbalığa direnen kadınların üzerine katil Çinliler tarafından ateş açılmış; Doğu Türkistanlı Müslüman bacılarımız orada şehit edilmiştir.
Bu olaylardan sonra Doğu Türkistan’da çıkan ayaklanmada Çin hükümeti resmen katliam yapmıştır.
Kızıl Çin, Gulca ayaklanması sırasında 400 Doğu Türkistanlı kandaşımızı olay yerinde şehit etmiş, yüzlerce soydaşımız ağır yaralanmıştır.
İlk aşamada 2000 kişiyi tutuklamıştır. Ölen 400 kişinin 16’sı havaların aşırı soğuk olması nedeniyle üzerlerine sıkılan tazyikli su etkisiyle donarak ölmüş, 90’ı dövülerek öldürülmüş ve 160’ı da Çin güvenlik kuvvetlerinin açtığı ateşle şehit edilmiştir.
Çin yönetimi, Gulca ve civarındaki bütün doktorlara bir genelge göndererek, ayaklanma sırasında yaralananların tedavilerini yasaklamış, tedavi edenlerin ağır cezalara çarptırılacağını duyurmuş ve böylece pek çok Doğu Türkistanlı Türk’ün, gerekli acil tedavileri göremeden hayatını kaybetmelerine veya sakat kalmalarına sebebiyet vermiştir.
Bu olaylar sırasında Çinli’nin kansızlığını gösteren en önemli hadiseyse, 12 Mart 1997 tarihinde tutuklanan babasının serbest bırakılmasını talep edip, Gulca’daki hükümet binasının önüne gelip buradan ayrılmak istemeyen 8 yaşındaki Fatima adlı bir kız çocuğuyla, eşinin serbest bırakılmasını talep eden Gülizar adlı hamile bir genç hanımın Çin güvenlik kuvvetleri tarafından olay yerinde öldürülmeleri olmuştur.
5 Şubat 1997 ile 31 Aralık 1997 tarihleri arasında bütün Doğu Türkistan’da 100.000’den fazla Doğu Türkistanlı Türk tutuklanmış, tutuklulara ağır işkenceler uygulanmış ve uluslararası televizyon kurumu CNN’in 9 Aralık 1997 tarihinde yayınladığı bir haberinde de teyit edildiği gibi 1.000’den fazla Müslüman Doğu Türkistan Türk’ü Çin hükümeti tarafından idam edilmiştir.
Böylece, Çin yönetiminin son üç yılda tutukladığı Doğu Türkistanlıların sayısı 500.000’i aşmıştır. Şu anda Doğu Türkistan’da her aileden en az 1 ila 3 kişi tutukludur. Bu noktada sanırım kendimize şu soruları sormamız gerekiyor…
Doğu Türkistan’ı ne kadar hatırlıyoruz? Tek suçları Müslüman Türk olmak olan kardeşlerimize neden elimizi uzatmıyoruz? Batılı ülkeler ,İnsan hakları kuruluşları bile Doğu Türkistan’da Doğu Türkistanlılara karşı bir soykırım yapıldığını kabul edip,Çini kınarken , ülkemizde öz ve öz kardeşimiz Uygur Türkleri neden görmezden geliniyor? Yoksa bebek katili Komünist Çin’le aramız mı bozulur? Ya da korkuyor muyuz ‘Zalimler için yaşasın cehennem!’ diye haykırmaktan?…Tüm bu sorularla birlikte kendini Müslüman Türk olarak addeden herkesi, Doğu Türkistan için vicdan muhasebesi yapmaya davet ediyorum.
Ve bu katliamın yıldönümünde, Gulca’da Kadir Gecesi Din-i Mübin üzere şehit olan analarımıza rahmet ve Müslüman Türk Dünyası’na başsağlığı diliyorum…