Hayat İkilemi

Bazen diyorum ki keşke elimizde bir reçeteyle gönderilseymişiz yeryüzüne. Böylesi gerçekten zor. Ama sonra dönüp baktığında asıl yaşanmaya değer kılan şey de bu bilinmezlik bir yandan. Öyle bir ikilem ki bu; bilsen belki devam etmek istemeyeceksin ama yine de acılarının, üzüntünün geçeceği gün için belki her gece Allah’a yalvarıyorsun. Bilmeden bir gün geçecek, daha güzel şeyler yaşayacağım umuduyla devam etmek zorunda kalıyorsun. Çok tuhaf. İnsan seçtiği seçimlerle, verdiği kararlarla olgunlaşıyor zaten, aldığı sorumlulukların altından kalkabilmek asıl mesele. Hayır hayır asıl mesele, yaşam denilen kelimenin verdiği sorumluluğunun altından kalkabilmeyi becermek. Becerirsen hayatta kalırsın, hatta belki de mutlu bile olabilirsin. Beceremezsen kendinden vazgeçersin, belki yaşamaktan değil ama kendinden vazgeçersin. Sonuçta yaşamak demek nefes almak, var olmak demek değil. Hayatta olmak bu değil der insan bazen, evet gerçekten o değil. İnsan mutsuzsa, huzuru yoksa, hayatta bir amacı yoksa gerçekten bazılarına göre yaşamak bu değildir. Belki daha iyisi için mücadele ediyordur sadece. Kazananı uzun bir süre belli olmayacak bir savaşta durmadan ön cephelerde savaşmak gibi. Geceler de dahil bu savaşa tabii. Hatta en zor olanı geceler. İnsan yalnız başına, kendiyle kalınca öyle şeyler düşünüyor ki; keşkeler, iyi kiler, ahlar, vahlar… Öyle ki bazen beyninde kapatma düğmesi arar durursun bazı düşüncelerin sussun diye. Daha fazla düşünmek istemezsin ama olmaz. Bazen de konuşmak istemezsin. Keşke dersin biri beynimin içini açsa o kargaşayı, kaosu görse, dinlese de anlasa beni, bana bir şey sormadan görse içeride neler olduğunu ve nasıl durduramadığımı. Bazen de yoldan geçen bir yabancıya bile bütün hayatını bir çırpıda anlatmak istersin. Çünkü o düşünceler taşar, gözlerinden akacak dereceye gelir artık, içini kemirir sanki organlarını yiyor gibi. Kim olursa olsun birine anlatsam da kurtulsam bunlardan, bana bir yol gösterse, akıl verse dersin. İşte hayat böyledir. İkilemler silsilesi. Seçtiğinin sorumluluğunu almak zorundasın. Çünkü bundan sonrası ona göre şekillenecek. Ya ezileceksin altında, geceleri keşke öbür yolu seçseydim diye düşünmekten beynindeki o kapatma düğmesini arayacaksın ya da kalkacaksın altından bir şekilde; ben bu yolu seçtim, öyle yapmam gerekiyordu ve yaptım, sonucu her ne olursa olsun bu şekilde devam etmeliyim diye. İşte şu az önce dediğimi yapana, yapabilene gerçekten helal olsun. Çünkü herkes bunu en az bir kere düşünür tamam der bundan sonra geri dönüş yok bir şeyler oldu ama bunu ben seçtim ve bundan sonra bu şekilde yaşayacağım diye ama iş eyleme gelince, günler geçtikçe herkes bir kere o düğmenin olmasını ister beyninin içinde ya da ağzından istemsizce dökülüverir keşkeler.

Damla
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Başlık Bulamayacak Kadar Yorgun Bir Kafa

Başlık Bulamayacak Kadar Yorgun Bir Kafa

Sonraki
FARKINDALIK

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.