#epmaworld
Adrenalin sıkıntısı çektirmedi sağolsun, serotoninim dip yapıyordu ama hakkını yiyemem, neden olduğu kortizol idi ayakta tutan
Bir gün “Ahmet Bey ararsa, kaçırma, bağla mutlaka!” dedi.
Bağlamam mı, ne haddime!
Dakikalar içinde aradı günün adamı..
Bağlıycam ama yöneticimin masa telefonu açılmıyor bir türlü, bir daha, bir daha, yok böyle olmuyor.
“Bi saniye Ahmet Bey”
Bayıldı sandım, kapıdan baktım; meğer cepten konuşuyomuş; cebimden cebini aradım, tınmadı.
Yanına gittim, masanın dibinde bekledim, maymunluk yaptım görsün diye, bakmıyo gözün ucuyla bile…
“Ayy Ahmet Bey, azıcık daha lütfen”
“Sonra ariyim” diyor ama bırakır mıyım, sonra gelsin papara, hayatta olmaz, bu telefon bağ-la-na-cak!
Bir post-it’e, koca harflerle “AHMET BEY” yazdım, gözünün önüne bıraktım, kağıda baktı ama bana bakmadı yine, koltuğuyla birlikte sırtını döndü bi de. PES ettim.
“Hemen ararız” diyerek vedalaştım Ahmet Bey’le. Tam kapattık ki, seslendi “Bağlaaa”.
“Şimdi ararım hemen” dedim.
Nasıl bi hışımla zıpladıysa, soluğu yanımda aldı. “Çok önemli demiştim, niye kapattın, niye beni bölmedin!” demez mi?!
“Böldüm walla, kaç kez geldim, post-it bile bıraktım” dedim.
“Öyle post-it’le olmaz, madem cevap alamadın, kolumdan tutup iyice sarsacaktın” dedi!
Vallahi de tillahi de böyle söyledi
Not : Dikkatinizi çekerim; ağzınla kuş tut demiyor -ki zannımca tutmuşum-, ağızda kuşla havada takla at diyor 😅😀