Sorgulamaktansa umut etmeyi daha çok seviyoruz. Bazı şeylerin sorgulanma düşüncesi hayal kırıklığı yaşamanın bir adım ötesi. Hayal kırıklığı yaşamaktansa sorgulamayı bırakıp elimizdekilerle yetinerek umut etmeyi tercih ediyoruz. Bazen de sorgulamayı başkalarına bırakıyoruz, birileri gelip didiklerse gerçeğin mayasını görüyoruz. Bana kalırsa sorgulamak da bir can sıkıntısı. Hele ki ne için yaşadığını sorgulama noktasına gelen insan büsbütün hayal kırıklığına uğruyor. Kırgınlığın nedeni ise sorgulama eyleminin içinde gizli. Tam da bu yüzden insan korkularının üzerine gitmektense kaçınmayı tercih ediyor. Anlamsız olan şeyleri yaşamak her zaman daha umutludur. Bir anlama bürünme çabası ile sorgulamak ise akılın ötesinde yaşamanın bir can çekişidir, bazı şeylerin de büyüsünü bozuyor. Büyüsü bozulan şeyler de günü gelince hesap soruyor.
Cesareti olanlar sorgulasın, ama sonucunu da katlansın. Irvin D. Yalom, “Yaşamak ile sorgulamak arasında bir seçim yapmam gerekirse her defasında yaşamayı tercih ederim… bir şeyleri açıklama dürtüsü, modern düşüncenin salgın hastalığıdır”, diye ifade eder sorgulamayı. Modern çağın hastalığı bu, yani sorgulamayı bırak, yaşamaya bak! Çünkü; düşünen, sorgulayan ve eleştiren insanlar bu dünyanın sert kapılarını burnunu kırarcasına yüzüne çarparken görüyor.