İŞGALCİ VE SÖMÜRGECİ ÇİN ANTİ-EMPERYALİST Mİ ?

Türkiye’de bazı sol çevreler Çini ABD karşıtı anti emperyalist bir ülke olarak tanımlıyor, Halbuki Çin ABDnin ortağı ve emperyal politikalarının bir numaralı destekçisidir.
Türkiye’deki bazı sol guruplara göre Çin, ABD’ye kafa tutan anti emperyalist bir ülkedir. Bu nedenle Çinin emperyal projelerinden olan İpek yolu projesi ve Avrasya projesini desteklerler, onlara göre Çin sosyalistir, Çinin bugün sosyalizmle alakası yoktur. Çin milliyetçiliği ve Maoculuk soslu bir ideolojiye sahip Çin Nazizmin egemen olduğu bir uluslar hapishanesidir.
Türkiye’de bazı Maocu ve Muhafazakar Çinci çevreler öyle bir Çin efsanesi yaratmıştır ki, Sam Amca emperyalizmine karşı savaşan Çin ejderhası efsanesi
Bazı Sözde ulusalcılara ve Maocular Ve muhafazakar Çincilere göre Çin dünyada en hızlı büyüyen ekonomidir ve bu ABD’yi çok korkutmaktadır. Peki, bu doğru mu?
Tabi ki doğru değil ABD’li ekonomistler ABD’nin ekonomik krizden çıkışı için en büyük umut kaynağını Çin’de görüyorlar. Çin’in son bir yılda ekonomik büyüme hızı …

çift hanelerden %6’ya kadar indi. Ancak bu rakam bile ABD’yi sevindirdi. Çünkü Çin’in üretimi demek ABD tekellerinin kârı ve canlanması demektir. Bu kadar basit.
Bazı Çevrelere göre ABD ve Çin ekonomik rakiplerdir. Tam tersine. Dünyadaki en büyük iki ticaret ortağı ABD ve Çin’dir.

Çin ekonomisinin patlayarak büyümesi özellikle Asya ekonomik krizinin hemen ardından 1996’da başlamıştır. Bu tarihten itibaren dünyadaki yabancı sermayenin ve özellikle Amerikan sermayesinin en çok yatırıldığı ülke Çin olmuştur. ABD’nin Çin dışındaki Asya ülkeleriyle ticareti 1996’dan günümüze toplam ticaret hacminde %32’den %20’ye düşmüşken Çin ile neredeyse ikiye katlamıştır. Kısacası ABD ve AB tekelci sermayesi “Asya kaplanlarını” terk etmiş, kendileri için çok daha iyi bir ortak olan Çin’e akmıştır. Bunda ezilen dünya adına sevindirici bir yan göremiyoruz.
1990’ların sonu sadece Çin için değil, ABD için de tarihi olarak en yüksek büyüme oranlarının elde edildiği yıllar olmuştur. ABD emperyalizminin bir numaralı sermaye ihracı Çin’e gerçekleşti. Çin büyük imparatorluğunun ucuz işgücü ve hammadde kaynaklarını Amerikan sermayesinin emrine sundu.

Çin ekonomisinin patlayarak büyümesi özellikle Asya ekonomik krizinin hemen ardından 1996’da başlamıştır. Bu tarihten itibaren dünyadaki yabancı sermayenin ve özellikle Amerikan sermayesinin en çok yatırıldığı ülke Çin olmuştur. ABD’nin Çin dışındaki Asya ülkeleriyle ticareti 1996’dan günümüze toplam ticaret hacminde %32’den %20’ye düşmüşken Çin ile neredeyse ikiye katlamıştır. Kısacası ABD ve AB tekelci sermayesi “Asya kaplanlarını” terk etmiş, kendileri için çok daha iyi bir ortak olan Çin’e akmıştır. Bunda ezilen dünya adına sevindirici bir yan göremiyoruz.
1990’ların sonu sadece Çin için değil, ABD için de tarihi olarak en yüksek büyüme oranlarının elde edildiği yıllar olmuştur. ABD emperyalizminin bir numaralı sermaye ihracı Çin’e gerçekleşti. Çin büyük imparatorluğunun ucuz işgücü ve hammadde kaynaklarını Amerikan sermayesinin emrine sundu.

Sonuç, 1950’lerden itibaren görülmemiş bir büyüme dalgası. Oysa 1990’ların başında dünya ekonomisi ve ABD büyük bir durgunluk eşiğine gelmişti. Bugün yaşanan krizin ilk belirtileri o yıllarda yaşanıyordu. Ancak Çin ABD kaynaklı ekonomik büyümenin motoru oldu. Çin büyüdü. ABD de büyüdü. Küreselleşme denen büyük emperyalist saldırı bu ekonomik dinamizmle 1990-2008 arasında
finanse edildi. Kısacası Çin mucizesi denen şey aslında Amerikan mucizesidir. Ya da şöyle özetleyelim ABD artı Çin eşittir küreselleşmeve emperyalizm ortaklığı…
ABD emperyalizminin en büyük finansörü ve ortağı Çindir. Çin emperyalist dünya sisteminin ve özellikle ABD’nin yardımına koşmuştur. Çünkü Çin’in hanesine yazılan her büyüme, Üçüncü Dünya ülkelerine el atarak onları emperyalizm karşısında zor duruma düşürmüştür

Politik arenada ABD Çin emperyalizmi Ortaklığı
Eğer Çin gerçekten anti emperyalist olsaydı ABD asla Yugoslavya’ya, Irak’a ve Afganistan’a saldıramazdı.

Çin acaba bu saldırıların bir tanesine bile karşı çıktı mı? Çin, BM Güvenlik Konseyi’nin 1972’den itibaren veto hakkına sahip beş daimi üyeden biri…
Çin, Yugoslavya, Irak, ve Afganistan işgallerinden önce bir kez bile bu veto hakkını kullanmadı.

İşte ABD Ve Çin Emperyalizmi Ortaklığı
11 Eylül’den sonra ABD emperyalizminin önderliğinde başlayan yeni sömürgeci saldırıya Çin karşı çıkmadığı gibi desteklemiştir. İşgal altındaki Irak’taki işbirlikçi işgalcilerin kuklası hükümeti ilk tanıyan, Barzani’yle ilk petrol anlaşmalarını yapan Çin oldu.
Afganistan’daki ABD işgalini ise açıktan destekledi. Bunun karşılığında ABD Doğu Türkistan’daki militanları El Kaide kapsamına aldı ve Doğu Türkistan hareketini terör listesine dâhil etti. ABD ve AB’nin en sevdiği Tibet konusu bile 11 Eylül’den sonra rafa kaldırıldı.
ABD Türkiye’yi işgal etmeye kalksa bizi ilk satacak Çin olur. Nedeni çok basit? Pentagon’un Türkiye’yi işgal bütçesini tıpkı Irak işgalinde olduğu gibi finanse
edecek ve para kazanacak yine Çin olacak. Bu kadar basit… ABD bütçesi ve ordusunu faiz karşılığı besleyen Çin’dir.
Ayrıca Çin ile ABD arasındaki dış politikadaki bu ortaklık çok daha eski yıllara gitmektedir. Çin sosyalist devrimi gerçekleştirdiği ilk yıllarda bile yüzünü hemen Rusya ve Doğu Bloğundan Avrupa ve ABD’ye çevirmiştir. Kore Savaşı’nda bile Çin tüm Kore ordusunun ABD tarafından dağıtılmasını beklemiş, ancak ondan sonra devreye girmiştir.
Vietnam’da ise tam bir ihanet söz konusudur. ABD’nin Vietnam’daki işgaline karşı Vietnamlı komünistler tarihi bir direniş ve Ulusal Kurtuluş Savaşı gerçekleştiriyorken, Çin Vietnam adalarını işgal ediyordu.Aynı Çin güya Vietnam’da Çin azınlığın haklarını korumak için 200 bin Çin askeri Vietnam’a girmişti. Vietnam halkı bir de Çin işgaline karşı direnmek zorunda kaldı. Vietnam rakamlarına göre 100 bin, Çin rakamlarına göre ise 30 bin Vietnamlı sivil bu işgal sonucu katledildi
çok garip bir olay değil mi? “Komünist” Çin komünist Vietnam’ı işgal ediyor. Ancak bu 5000 yıllık klasik Çin diplomasisinin doğal sonucudur. Bu Çin Faşizmidir.

1972’Çin BM Güvenlik Konseyi’ne alındı. Özellikle 1972’den sonra Çin’in dış politikası ABD emperyalizmiyle işbirliğine dayanır. ABD karşıtı Sosyalist önder Allende’yi katleden Amerikancı faşist Pinochet’i ABD’den bile önce Çin tanıdı. Che Guevara’nın yanında savaştığı Angolalı ulusal Kurtuluşlulara karşı emperyalistleri ve işbirlikçileri destekledi. Gerekçe aynı: Sosyal emperyalizm güçlenir. Sonra Saddam Irak’ta petrolleri millileştirince, FKÖ İsrail’e karşı taarruza geçince ve Türkiye Kıbrıs’a müdahale edince Çin hep karşı çıktı.
Çin: ekonomi sömürgeci ekonomidir, İşgal altında tutuğu Doğu Türkistan,Tibet,İç Moğolistan,Mançuryanın doğal kaynaklarını sömürmeye dayanır.
1950’den bugüne kadar Çin tarih boyunca asla ele geçiremediği dev gibi ülkeleri yuttu: Türklerin vatanı Doğu Türkistan, Mançuların ülkesi Mançurya, Moğolların yurdu İç Moğolistan ve Tibet…
Şöyle düşünelim, Çin ABD’ye karşı yine de yüzölçümünü son 50 yılda iki katına çıkaran sömürgeci bir devletin yayılmacılığını asla meşrulaştırmaz.
Çinin işgal altında tutuğu Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik katliamda ne ABD ne AB’den ciliz bir kaç kınama mesajı dışında Rusya’dan tek bir kınama mesajı yayınlamadı. Binlerce kişi öldü. Bu nasıl bir antiemperyalizmdir ki hem işgalcidir hem de tüm sömürgecilerle sarmaş dolaştır.
Çin sosyalist falan değil, Maoculukla Çin Milliyetçiliğinin birleşimi Çin Nazizminin egemen olduğu bir ülkedir. Ekonomisinin %70’i özel sektörün yani ABD ve AB sermayesine dayanır. Ayrıca resmi rakamlara göre dünyada gelir dağılımının en eşitsiz olduğu ülkelerden biri Çin. Uygur Türkünün yaşadığı büyük petrol zengini özerk bölgede kişi başına gelir yalnızca 2800 dolar, Tibet’te ise 2000 dolar. Peki Hanlıların Şangay’ında ne kadar? Bunun tam 5 katı: 10.500 dolar. Pekin de ise 9000 dolar.
Çin ekonomisi tipik bir sömürge ekonomisi: Hammadde ve tarımsal ürün kaynağı sömürülen iç bölgelere karşı sömürgecilerin yaşadığı 5 kat zenginlikteki sanayileşmiş kıyı şeridi.
Emperyalizmin sağı solu ideolojisi olmaz ABD işgalcilik yapınca karşı çıktığımız gibi, Almanya işgal yapınca karşı çıktığımız gibi, İngiltere işgaline karşı çıktığımız gibi, Çin emperyalizmine sömürgeciliğine karşı çıkmayalım?
Çin ezilen dünyanın dostu değildir. Bizzat ezilen ulusları ezen emperyalist kan emici bir güçtür unutmayalım!

Kaynakça:
Yazıda yararlanılan Kaynak: Çin ezilen dünyanın dostu mu? Ali Özsoy (Türk Solu Dergisi)

Yücel Tanay
Subscribe
Bildir
1 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Gitmeseydin.
Sonraki
Üç Yanlış Bir Doğruyu Götürüyor Teorisi.

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.