“Bu günlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar, yetişkinlere karşı saygısızlar, ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar.”
Bu cümlenin “gençler artık çok saygısız, atasını ecdadını bilip saymıyorlar, yeni nesil neyi dikkate alıyor ki!” gibi versiyonlarını bazen otobüslerde bizlerden yaşça büyük bireylere yer vermediğimizde ve bazense sadece adını bildiğimiz yaşlı teyze veya amcalardan, bize doğru gelip onların yanlış olarak nitelendirdiği davranışlarımızın sonucunda duymuş olabiliriz. Ama bu cümlenin söylendiği tarih Milattan Önce 350 ve söyleyen kişi de ünlü filozof Aristotales. Buna bakarak M.Ö. 350 senesinden günümüze kadar bu konuyla alakalı pek bir şeyin değiştiğini söyleyemeyiz. Çatışma konusunu daha iyi anlamak için önce bir kaç kuşağı tanıyalım.
Bahsedeceğim ilk kuşak “Silent Generation” yani “Sessiz Nesil” olarak adlandırılan kuşak olacak. 1928-1945 arası doğup yaşayan bu kuşağa, Birinci Dünya Savaşı’na şahit olan ebeveynleri tarafından toplumsal olaylarda fazla atılganlık göstermemeleri, görüşlerini ayan beyan paylaşmamaları tembihlendiğinden “Sessiz Kuşak” olarak adlandırılmışlardır. 1929 yılında yaşanan büyük ekonomik bunalımı yaşayan kuşak, aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı’nada şahitlik etmiştir. Türkiye o dönemde bu savaşa katılmasa bile savaşın getirdiği sonuçlardan derinden etkilenmiş ve hem ekonomik açıdan hem de ekonomisini kalkındıran iş gücü açısından büyük bir düşüş yaşamıştır. Yine de Sessiz Nesil’in komşuluk ve aile ilişkileri oldukça iyi, her ne kadar sessiz kalsalar da toplumsal kavramlara verdikleri önem oldukça yüksektir.
Bu kuşaktan sonra gelen nesil ise “Baby Boomers” bir diğer adıyla “Bebek Patlaması Kuşağı” olarak bilinmektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası 1946-1964 yılları arasına denk gelen nesil, savaş sonrası büyük bir nüfus artışı olduğundan dolayı böyle adlandırılmaktadır. Savaştan çıkan ülke bireylerinde özgürlük kavramının önem görmesi dünya genelinde bir özgürlük harekatı başlatmıştır. Bu yüzden bu kuşağa dahil olan bireyler, kendinden önceki nesillerin savaş yüzünden yapamadığı iş ve eylemleri benimsedikleri özgürlükle yapmış ve daha aktif bir nesil olmuştur. Aktiflikleri sayesinde dünyanın gelişmesinde etkili olan ilk gruptur. Daha çok idealistlerdir ve kuralcılardır. Türkiye’de bu dönem çok partili döneme denk geldiğinden görüş farklılıkları artış göstermiştir.
Üçüncü kuşağı 1965 ve 1979 arası doğan bireyler oluşturmakta ve “X Kuşağı” adı verilmektedir. Bu nesil makinelerin daha az iş gördüğü önceki neslin aksine teknolojik gelişmelerle tanıştığından “Geçiş Nesli” olarakta bilinir. Dönemlerinde pikap ve teypler rağbet görsede günümüz teknolojisine ayak uydurmada sorun yaşamazlar ama teknolojiyi daha çok işlerini halletmek amacıyla kullanırlar. Eğlence anlayışları teknolojik oyunlardan çok arkadaş ortamında oynanan oyunlardır. Toplumsal sorunlara duyarlı ve yaşamak için çalışmayı benimseyen bir nesildir.
Dördüncü kuşak, “Y Kuşağı” veya “Milenyum Kuşağı” dır. 1980-2000 arası doğan bireyler olarak kabul edilir. Teknolojinin daha çok ve yeni yaygınlaştığı, PC, internet, GSM araçlarının kullanımının arttığı nesildir. Bir önceki neslin aksine parayı yaşamak amacıyla değil harcamak amacıyla kazanırlar. Z Kuşağı’na göre olgun, X Kuşağı’na göre heyecanlı ve daha aktiftir ve bu iki nesil arasında bir köprü olarak düşünülmektedir.
Beşinci ve son kuşak ise “Z Kuşağı”. 2000-2020 yılları arasını kapsayan kuşağı günümüz gençleri oluşturmaktadır. Henüz çoğusu okula gidip eğitim görmekte olan bu nesil, tam anlamıyla 2030 yıllarında ekonomik hayata atılacaktır. İnternet ve teknoloji yaygınlığının ortasına doğan kuşak, teknolojik gelişmelere kolayca adapte olacak potansiyeldedir. Yaşadıkları bir anı internet ortamındaki platformlarda paylaşmaktan çekinmezler. Genelde X Kuşağı ile çok fazla çatışmaktadırlar çünkü X kuşağının yaşadığı dönem aksine istedikleri şeylere ulaşma olanakları daha geniş ve hazırdır, komplekssiz ve açık sözlü olmaları bu çatışmayı daha da arttırmaktadır.
Bu kuşakların her birini kıyaslarsak ayrı ayrı dönemlere denk gelmiş olduklarından kuşakları oluşturan bireylerin yaşadığı ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel ortamlar farklılık göstermektedir. Bu farklılıklara bakarak çatışmanın sebebini ise geçmiş kuşakların gelecek kuşaklarda oluşan gerek teknolojik, gerek sosyal değişimlere adapte olamayıp, günümüz kuşaklarını oluşturan bireylerin bazı şeylere kendi dönemlerindeki gibi uğraşarak değil de kolayca ulaştıklarından şikayet etmelerine dayayabiliriz esasında. Günümüzde en çok çatışan, yani X ve Z kuşaklarını ele alırsakta kuşakların kendi dönem şartlarına bakarak aralarındaki çatışmanın sebebini anlamakta pek zor olmayacaktır.
Özetle kuşaklar arası bu sorunu iki tarafın da benimsedikleri düşünceleri sadece kendi dönemlerine göre değerlendirip, iki kuşağı da anlamaya çalışarak düşünmediklerinden kaynaklanmaktadır.
****
Gününüzün hangi saatinde okuyorsanız keyifli okumalar dilerim.