Catalin.. Çok üzgündü. Neler yaşadı bilmiyordum ama ağır şeyler olduğuna emindim. Yüzüme bakıyordu benden bir adım beklercesine. Nasılsın? Diye sordum. Bir anlığına da olsa gözlerinden geçen heyecanı gördüm. Verdiği cevap karşısında şaşırdım.
Bana İNSAN MISIN? diye sordu. Bu soru herkese göre değişkenlik gösterebilir. Ne diyeceğimi bilemedim.
Bu yüzden SEN NE OLMAMI İSTERSİN? Diye sordum. Verdiği cevap karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim.
‘İnsan dışı herhangi bir şey’ dedi. Bu kız insanlardan nefret ediyordu. Onun bu denli nefret etmesinin sebebi neydi? Onu bu kadar insanlardan soğutan olay neydi? Ona ‘Ya insansam ne olur?’ diye sordum. Küçücük bir kıza göre fazla bilgiliydi.
‘O zaman seninle konuşamam.’ dedi. Kız çok konuşkan biri değil gibi düşündüm. Ya da kendini bana karşı saklıyordu. Tabii ki sormadan edemedim ve ‘Seni insanlardan nefret ettiren şey ne?’ diye sordum.
Durdu yüzümü inceledi. Ve sonra gözlerimin içine odaklandı. Onun o kahverengi gözlerine bakarken, gözünün önünden neler geçtiğini çok merak ettim. Cevap vermeden önüne döndü. Derin bir nefes alıp verdi ve konuşmaya başladı.
‘İnsanlar gerçek sevginin ne olduğunu bilmeyen yaratıklar. Ve hafızalarından şüphe ediyorum. Çünkü genelde karşısındaki varlığın bir kalbi olduğunu unutuyorlar.’ Anlık olarak gözleri buğulandı ve tavana baktı. Tekrar konuşmak için ağzını açtı. ‘Bu tavan bile onlardan daha çok sevgi, güven, sadakat veriyor.’ Devam etmesini bekledim ama konuşmadı.
Küçük bir kız için fazla anlam yüklü cümlelerdi bunlar. O küçük bir kızdı belki ama ruhu olgundu. Ruhu yaşadıkları karşısında büyümek zorunda kalmıştı. Onun neler yaşadığını o an o kadar merak etmiştim ki.. Küçücük bir kız çocuğuna bunları söyleten geçmiş neydi?
Ona sadece ‘Haklısın insanlar karmaşıktır.’ dedim. Bana baktı ve ‘Hayır onlar basittir. Bencillikten ve en iyisi olmak için kendilerini karmaşık gösterirler.’ dedi. Şaşırmamak elde değildi. Bu cümleleri büyük biri söylese şaşırmazdım. Ama o daha 11 yaşına yeni girmişti.
Artık dayanamayarak sordum. ‘Sana bunları düşündüren şey ne Catalin?’
‘Sana güvenmeli miyim?’ diye sordu. Bende zorlamamak adına;
‘Sana kalmış bir şey. Güven dersem ne değişecek güvenme dersem ne değişecek? Bunu en iyi sen anlayabilirsin. İnsanlar yalan söyler öyle değil mi?’ diye sordum.
Gözleri şehvetle bana baktı. Sanırım bana güvenecekti. Bu çok mutluluk verecek bir şeydi. Onun acılarına ortak olabilmek..
‘Ben gerçek sevginin ne olduğunu kendimi severek buldum.’ dedi. Bu söylediği şey beni düşündürdü. Sanırım ailesi ona gerçek sevgilerini hiç göstermedi. Devam etmesi için hafifçe kaşlarımı kaldırıp kafamı salladım.
‘Ailemin bana sevgi göstermediğini anladın sanırım.’ dedi. Bu kız çok zekiydi. Ben bir şey düşünemeden devam etti.
‘Ailem bana sevgi göstermedi. Babam sürekli kumar oynardı. Annem işe giderdi. Ben evde otururdum. Gelmemeleri için dua ederdim. Çünkü geldiklerinde sürekli kavga ederlerdi. Ve kendimi bir ip sanardım. Onlar bu ipi bir o yana bir bu yana çekiştirirlerdi. Beni her geçen gün koparırdılar. Belki dışım hala ipti. Ama içimdeki bağlar paramparça oluyordu.’ durdu. Yutkundu. Duvara baktı. Gözlerinin önünden o günlerin geçtiğine yemin edebilirdim.
‘Onlar kavga ederken ben kendi içimde boğuldum. Şimdi onlar yok. İyi ki gittiler. Ama ilk beni öldürdüler sonra gittiler. Beni yalnız bıraktılar. Şimdi bir yetimhanede ölüm kalım savaşı veriyorum Abel. Abel bana söyle. Ben kötü müyüm? Anne ve babama iyi ki gittiler diyorum. Bu beni kötü yapar mı? Abel ben boğuluyorum her geçen gün daha da çok bu bataklığa batıyorum. Bana yardım et..’ dedi ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Ona bir şey diyemezdim. Kelimeler tükenmişti. Ona onun yanında olduğumu göstermek için sarıldım. Ve ona fısıldadım. ‘Sen hayatımda gördüğüm en naif ve en güçlü birisin Catalin..’ ‘Sakın pes etme çırpın. Herkese CATALİN’İN GÜCÜNÜ göster.’
Ve düşünmeden edemedim. Bu kızın yaşadıklarının yanında benimkiler neydi?
Bazen kelimeler tükenir. Karşımızdaki kişinin yanında olduğumuzu göstermek adına ona sarılın. Bazen sarılmak şifanın ta kendisidir..