Merhaba,
Kutuplardan basık, ekvatordan şişkince dünyamda olanları bazı bazı anlatmaya karar verdim.Kör topal bir blog oluşturdum kendime.Bu benim giriş yazım olacak ve sanırım hiç havalı bir giriş yapamadım.Zaten genel olarak ilk bakışta göze çarpan biri değilimdir. Ama sizi temin ederim ki, ikinci bakıştan sonra gözlerinizi benden alamayabilirsiniz.Tek bir şanstan daha fazlasını tenezzül eder de tanırsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Hayatım sonsuz kere küçülen bir matruşka gibi.Daha çıkmaz bunun içinden dedikçe yenisini muhakkak çıkarıyor içinden.Benim matruşkam ne zaman açıldı, daha ne kadar küçülecek bilmiyorum.Açıkçası burada zaman biraz farklı akar.Eğer becerir de anlatabilirsem kendimi, ne demek istediğimi anlayacaksınız.Hatta zaman zaman hayal ürünü gibi gelecek yazdıklarım.Ben gerçekliğini vurguladıkça siz hayaline takılacaksınız.Tıpkı geçen gün taşıdığım ağır çantalara bakıp “bu kadar hafif mi bunlar?” diyen adam gibi.Ben “değil.” demekle yetineceğim sizlere de.
Kendimi anlatma isteğim, biraz da kendime yetişemeyişimden.Büyüyorum.Defaatle ve ısrarla.Kendi büyümemi kaçırmak istemiyorum. Geldiğim ve geçtiğim noktaları birleştirebilirsem belki gideceğim o yer hakkında bir fikrim olur.Bu kadar biricik ve mühim hadiseler yaşarken ardıma kaybolmamak için saçtığım ekmek kırıntılarının da bir sahibi var biliyorum. Yollarıma taş döşemek istiyorum artık.Çünkü tecrübelerim arttıkça aksine yolumu daha çok kaybetmeye başladım.Büyümek belki de ürkekleştiriyordur insanı, bilmiyorum.Daha önce hiç bu kadar büyümemiştim.Ne bileyim.