Kader hepimizin hayatına üç öğretmen, üç arkadaş, üç düşman ve üç büyük aşk verir. Ancak bu saydığım on iki kişi her zaman kılık değiştirmiştir. Biz onları sevene, bırakana veya onlarla savaşana kadar hangisinin hangisi olduğunu asla bilemeyiz.
Hepsi koca bir tecrübe, deneyim ve tabii yaşanmışlıktan ibaret. Derler ya genelde insanı yaşı değil yaşadıkları belirler diye. Aslında çok da doğru derler. Derinlere indiğinizde görebilirsiniz bunu. Ha tabii kişi ne kadar derine sakladıysa o kadar zor olur bu. Nihayetinde okyanusta attığınız kulaçlar en fazla ne kadar ilerletir ki sizi?
Her olayın bir önemi olduğunu, sorularımızla ilgili bir mesaj içerdiğini varsaymalıyız. Bu özellikle kötü hisler dediğimiz şeyler için geçerlidir. Buradaki zorluk, ne kadar olumsuz olursa olsun, her olay da umut ışığını bulmaktır!
Zaten fazla da takmayın olumsuz durumları. Unutmayın mutluluğun peşinden koşulmaz; onun ortaya çıkması gerekir.
Kendini sevmeyi, güçlü olmayı, tek başına kalmayı, bakış açını değiştirebilmeyi, pozitif olmayı öğren! Her anını son anınmış gibi yaşa. Yaşamın ritmi kalbin ritmiyle birdir; biri açılır biri kapanır.
İnsanların ne düşündüğünü takmayın. Emin olun böyle her şey çok daha güzel olacak. Sizi siz olduğunuz için seven, önemseyen insanlar olsun hayatınız da. Onlarla mutlu olun, gülün, eğlenin. Size iyi gelen ne varsa peşini bırakmayın.
Keşke diyeceğiniz hiç bir şeyi yapmaktan vazgeçmeyin içinizden ne geliyorsa yapın. Doya doya yaşayın 🙂