-
Bu yavrucuklara bakınca nasıl sevinmesin ki insan?
Onlardaki bu neşeyi, bu hevesi, hayata karşı bu gülüşleri görünce ister istemez neşelenir insan, gülümser, sevinir…
Hatta küçüklüğünü hatırlar. Küçükken bu çocuklar gibi gülüp eğlendiğini, evden çıkarken güle oynaya çıktığını, oyuna dalarken zamanın nasıl geçtiğini bilmeden, kimsenin kalbini kırmadan, üzülürken, hakaret edilirken, çığlıklarla döktüğü gözyaşlarından sonra tekrar gülüp eğlenmeye devam ettiği vakitleri hatırlar. Hatırlayınca bir hasret gözyaşı da döker; anlara, anılara, geri döndürülmesi imkansız olan o huzur dolu zamana.
O yavrucuklarla oynamak ister, onlar gibi gülüp eğlenmek, onlar gibi hiçbir şeye aldırmadan, hayatın olumsuzluklarını, vefasızlığını bilmeden vakit geçirmek ister ama kendine bakınca artık kocaman bir insan olmuş, içi her ne kadar çocuk olsa da kendisi artık büyümüş, oyun ve eğlenceleri geride bırakmış hayat ile bir savaş içinde ilerleyip sorumluluklar taşımış yetişkin bir insan olmuş. Çok üzücü…
Sonra bakınca da bu yavrucuklara üzülür insan.
Çünkü hayatı bilmiyorlar, hiçbir şeyin yükünü bilmeden, taşımadan, her şeyden habersizce yaşıyorlar.
Elbet büyüyecekler, büyüdükçe bu oyundan, gülüşlerinden, umutlarından ve bütün bu güzelliklerden uzaklaşacaklar. Büyüdükçe hayat ile savaşları başlayacak, sonra da arttıkça artacak. Sırtlarına yüklenecek yüklerden habersizler, yükleri yüklendikçe zorlanacak ve umutları, zaman ilerledikçe, onlar büyüdükçe azalacak. Her zorlukta isyan edip, gözlerinden huzur özlemi, yaşananların yükü ve umutsuzluklar akacak. Sabredemeyecekler, her şeyde vardır bir hayır diyemeyecekler, gecelerin zifiri karanlığına esir olup, gündüzleri umut edemeyecekler. Çünkü; “Allah, hiçbir nefse gücünün yeteceğinden öte yük yüklemez” ayetinden habersizler. Öğrenmeyecekler mi ?
Elbet öğrenecekler ve öğrendiklerinde yıpranmış olup, hüzünle bir köşeye çekilecekler. Artık sessizliğe sığınmış, hiçbir şey yapmadan güzel şeyler olmasını beklerler.
Çocuk kalsaydık, hiç büyümeseydik. Tek derdiğimiz oyuncağımızın olmaması olsaydı keşke diyecekler. Zaman bu, her şeye rağmen kendisine yetişilemeyen bir hızla devam edecek. Kimisi huzura kavuşacak bu zamanla kimisi hala huzura bir hasret ile devam edecek.
İnsan, zamana yenik de düşer, zamanı kendisinin esiri de eder. Dünyayı imtihan bilsin, küçükken yaşadıklarını, eğlencelerini, huzuru ve bütün güzel anları, kendisi küçükken hiçbir şeyi bilmeden, sorumlulukları olmadan, günaha girmeden masum yaşaması ile Allahın verdiği bir mükafat olarak görüp, büyüdükçe yaşadığı olumsuzlukları, kötü anları bir imtihan olarak kavramayıp isyan ve küfr ile çözmeye kalktığından huzura kavuşamayacağını bilmeli.
Küçüksün. Eğlenir neşelenirsin, her mevsim sana bahardır. Kışı yağmuruna,soğuğuna,karına rağmen; yazı da yakan güneşine rağmen neşesiyle, gülüşüyle kendisine bahar eyleyen ufacık ve sevimli bir çocuksun.
Ama geçti o zamanlar.
Artık omzunda bir hayat heybesi, içi yük dolu ve savaşarak ilerliyorsun. Bu yolda seni galip eyleyecek sadece 3 şey vardır;inanç,cesaret ve sabır.
Harun ALMA