Bugün doğum günün. Diğerlerinden biraz farklı. Kırgınsın. Yalnızsın (yalnız kalmayı tercih ettin). Kimseye doğum günün olduğunu anımsatmak istemedin. Farklı muamele görmek istemedin. Konuşmalarında mütevazı oldun. Uzun bir yürüyüş yaptın, Eymir’de. Aynı yerlere gittin.
Geçmiş seni üzmüş, ama bunu unutmak istemiyor gibisin. Acıyı kucaklıyorsun. Hatıraların kafanı meşgul etmesine izin veriyorsun. Hayatta ne istediğini biliyor gibisin ama hayatın bunu sana vermediğini düşünüyorsun. Umut var içinde, biliyorsun, hissediyorsun. Sadece güçsüzlük seni tökezletiyor. Yoruldun. Özlemekten, ağlamaktan, kalbindeki o sızıdan dolayı yoruldun. Bitsin artık istiyorsun, ama şunu da biliyorsun ki doğru zaman lazım. Hislerini bastırırsan, görmezden gelirsen, bitmiş gibi yaparsan bitmeyeceğini çok iyi biliyorsun.
İçinde hep bir his, ruhunun ait olduğu yeri sonunda bulduğu hissi; ama çaresizce olanları izlemek zorunda kalmışsın. Ama sana bir şey söyleyeyim mi…
O kadar değiştin ki sen… O kadar güçlüsün ki… Biliyorum, güçlü olmak istemiyorsun, zor geliyor. Ama seni o kadar güzel yaptı ki…
O hüzün kaldı içinde biliyorsun bunu değil mi? Hüzün, artık senin kişiliğinin bir parçası oldu. Hani olgun insanların gözlerinden anlaşılır ya… Öyle. Bundan dolayı utanmamalısın. “Sana” sahip çıkmalısın. Vicdanına güvenip tüm kararlarını süzgecinden geçirmelisin. Bak, böyle yapmaya başladığından beri hiç pişman olmadın. Bu yüzden içinde öfke yok, kızgınlık yok. Sadece kalbinde izler… Pus gibi, is gibi… Ama puslu bir günde de güzel anılar yaşayabilirsin! Yakarsın sobanı, ahşap dağ evinde sıcak sohbetler yapabilirsin pekala.
Sadece kendine sahip çık. Kişiliğine, vicdanına, sevgine, merhametine sahip çık.
Asla unutma: Kendini sevdiğin sürece hayat sana karşı çok cömert olacak.
İNAN.
HATIRLA.
İYİ Kİ DOĞDUN!