Size şimdi kendi hikayami anlaticam 6 7 yaslarinda hayatın ne kadar acımasız ve karanlık bir yer olduğunu öğrendim öğren ve pis igrec eller dokundu tertemiz bedenime hayatm bitti yok oldu dedim ama nefes almaya devam ettim küçucuk yaşımda ölmeyi istedim o yaşta biri parkta oyun oynarken ben herkezden korkar oldum sonra bana asosyel dediler deli dediler ama kimse bilmiyordu yaşadığım psikolojigi ama şuan 20 yaşındayım ve dim dik ayaktayim yıkılmadım herşeye rağmen nefes alıyorum ve her zamn cocuklerin sesi olucam asla susmayın her zman bagarin kimsenin size dokunmasina izin vermeyin utanmayın utanması gereken utansın yani biz bu iğrenç dünyada yaşamak zorundayız ve dik durmalı ayaklarımızın yeri basması gerketigini bilmeliyiz çocuklar gelecekti umutur onlara yaşamayı ogretmeliyiz yok olmayı değil Çocuk istismarının tesadüf, münferit ve aklî dengesi bozuk birinin yaptığı, basit bir durum olmadığını artık hepimiz görebiliyoruz. Gün geçmiyor ki bir yurttan, okuldan, kurstan, hastaneden, mahalleden bir çocuk istismarı haberi duymayalım. Bunun için mevcut uygulamaların ve politikaların tamamen makas değiştirmesi ve cezaların en üst düzeyden uygulanması gerektiği çok açık. İşin vahametini vurgulamak için birkaç veri paylaşmak istiyorum. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2017 yılı içinde toplam 387 çocuk cinsel istismara uğramış. İstismarcıların yüzde 66’sı akraba, komşu gibi çocuğun tanıdığı kişiler ve istismarcıların yüzde 9’u çocukla aynı evde yaşıyor. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye’de son on yılda çocuk istismar vakaları yüzde 700 oranında arttı. Çocuk tecavüzlerinin sadece yüzde 5’i ortaya çıkıyor, yüzde 95’i ise gizli kalıyor.
Medyada ise bu toplumsal çürüme tartışmalı bir şekilde ele alınıyor. İktidara yakın televizyon kanalları ana haber bültenlerinin büyük bir kısmını cinayet, tecavüz, gasp ve çocuk tacizi gibi konulara ayırıyor. Gazetelerde ise bu konular çoktan üçüncü sayfadan genele hattâ manşetlere taşmış durumda. Cinsel istismar haberleri haklı olarak toplumun her kesiminden büyük tepki topluyor. Tabloid ağzıyla haber yapan gazeteler sosyal medyadan farksız yaklaşıyor cinsel istismar haberlerine. Zaten korkunç olan olayları daha da infial uyandıracak söylemlerle sunuyor okurlarına. Özellikle 11 Şubatta Adana’daki olayda 3 yaşındaki mağdur çocuğun fiziksel olarak gördüğü zarara dair paylaşımlar Facebook ve Twitter’da dolaşıma sokuluyor. Daha sonra bu olayın yüzünden küçük kızın öldüğü ve cenaze namazının dahi kılınmadığı yönündeki yalan paylaşımlar sosyal medyayı dolduruveriyor. Boyalı basın da en az sosyal medya kadar hoyrat, teyitsiz haber yapmada fütursuz davranıyor. Sosyal medya yalan dolan ve kışkırtıcı haberlerin yanı sıra şöhretlerin tepkilerinin de dolaşıma geçtiği bir mecra. Örneğin oyuncu Bergüzar Korel Instagram ve Twitter hesabından “Çocuk Susar Sen Susma” kampanyası başlatıyor.
Ülkemizde tüm bunlar yaşanırken dünya haber kanalları Pakistan’ın Kasur kentinde kaçırdığı 6 yaşındaki Zeynep Ensari’ye önce tecavüz edip, ardından boğarak öldüren 24 yaşındaki İmran Ali hakkındaki kararın haberini geçiyor. Pakistan mahkemesinin suçlu bulunan Ali’yi 4 kez idam cezasına çarptırdığını öğreniyoruz. Amerikan televizyon kanalları ise ABD Olimpik Jimnastik Takımı’nın eski doktoru Larry Nassar’ın 156 atlete tıbbî tedavi bahanesiyle cinsel istismarda bulunduğu davadan naklen yayın yapıyor. Nassar toplam 175 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Sadece Türkiye’de değil dünyada da kötülük girdabı bizi içine çekiveriyor.