Bizi çok yoran çok yıpratan bir senenin sonuna geldik. 2020’ye çok kırgınım,çok öfkeliyim. Kurduğum hayalleri,yaptığım planları yaşamama izin vermeyen bir yıl oldu. Çok fazla kayıp verdik,sevdiklerimizden uzak kaldık,sevdiğimiz yerlerden uzak kaldık. Benden çok fazla şey çalan bir yıl oldun 2020. Ama hep kaybettiklerime odaklandığımı fark ettim. sürecin bana kattıklarını çoğu zaman göremedim.
Bu sene yaşadığımız depremler,cinayetler,hastalıklar ve virüs… Hala hayattayım hala yaşıyorum ve sağlıklıyım. Bir evim var,ailem,sevdiğim ve beni seven insanlar var. Göreceğim nice yerler,dinleyeceğim tonlarca şarkı,izleyeceğim bir dolu dizi/film,okuyacağım dünya kadar kitap var. Sevdiklerimizle birlikte sevdiğimiz mekanlarda kahkaha dolu ” mesafesiz ” dakikalarımız var. Bu yıl olmadı belki ama hala bir şeyleri yapabilmek için zamanım var. Bunları çoğu zaman gözden kaçırdım. Hep isyan ettim hep neden böyle berbat bir yıl geçiriyoruz dedim. Şimdi ise sahip olduklarımı ve olabileceklerimi düşünüyorum. Biliyorum çok yorulduk çok yıprandık çok fazla bunaldık. Ülke olarak maddi manevi büyük sıkıntılar çektik. Ama ben şu an daha fazla şükredebilen biri oldum. Özgürce dışarı çıktığımız,arkadaşlarımızla kahve içip,kahkaha dolu saatler geçirdiğimiz,okula,tatile,spora gidebildiğimiz günlerin değerini çok iyi anladım. Her şey bu kadar pamuk ipliğine bağlıyken yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bu kadar inceyken geçirdiğim her dakikayı verimli geçirmeye çalışıyor ve sahip olduğum her şeye şükretmem gerektiğini kendime her fırsatta hatırlatıyorum.
Ve 2021,lütfen iyi gel bize. Onar yaralarımızı. Ektiğimiz umut tohumlarını filizlendirmeni tüm kalbimle istiyor ve bekliyorum.