Gerçekten kimsin? Aynaya baktığında gördüğün yüz senin yüzün,baktığın gözler sana ait. Peki ya kendinle baş başa kaldığında gördüğün yüz kime ait? Bu yüz sana ne söylüyor? Sen düşüncelerin değilsin çünkü onları düşünen sensin. Ayrıca duyguların da olamazsın çünkü eğer duygularınsan,hissettiklerini kim hissediyor? Sahip olduğun ya da sahip olmadığın için yargılandığın şey de değilsin. Kimi sevdiğin ya da kimin seni sevdiği de seni tanımlamıyor. Çünkü bunun altında bundan daha fazlası olmalı. Dünyaya getirdiğin sihrin ve eşsizliğin yüzünle,bedeninle,sahip olduğun hiçbir bir şeyle ilgisi olmamalı! Bence hepimizin kendimize ait bir çantası var,kendimizle dünyaya getirdiğimiz. Görünmeyen bir çanta ama içi senle dolu,her bir zerreni oluşturan-büyük bir çabanın sonucunda bir araya gelen-gülen,dilediği gibi davrandığı zaman ‘sen’ olan seni var ediyor. Hepimizin kendimize has bir sihri var,kişisel bir sihir ve dünya bunu anlamayıp-göz ardı ettiğinde üzülmemize değmeyecek kadar değerli bir mücevher. Gül dolu bir bahçede bir kırmızı gül de güldür,bin kırmızı gül de güldür… Tek fark; güllerin herkese göre farklı bir yönden güzel görünmesidir. Henüz kendi yönünü bulamadıysan,sorun yok… Sadece kendi değerinin farkına varmalısın ve kendini sevmeli ve ona sarılmalısın! Hepimiz birer birer farklı ve eşsiziz. Sorunun kaynağı da çözümü de burada; hepimiz farklı olduğumuz için birbirimizi yargılıyoruz ama farklı olduğumuz için sevmeyi denersek başaracağımızı düşünmüyoruz…
can