Uzun süredir yazmıyorum diğer bir deyişle içimi yansıtamıyorum. Çok karıştım bu ara.Ne düşünüyorum ne yapmak istiyorum hiç farkında değilim. Sanmayın üzgünüm,melankolik takılıyorum falan alakası yok.Aksine gülüyorum, içimde bitmek bilmeyen birikmiş enerjiyi dağıtıyorum her yere herkese….
Korkmuyorum hissettiklerimden,yapmak istediklerimden….Yamaç aşağı salınıyorum bisikletimle…Freni sıkmıyorum çünkü eğer freni sıkarsam direksiyon hakimiyetimi kaybedeceğim biliyorum…Aşağı doğru ilerliyorum zaten yamaç bitecek ve bisikletim yavaşlayacak biliyorum…
Bu benim her şeyi zamana bıraktım deme şeklim,su akar yolunu bulur deme şeklim aslında. Aaa ne diyordum su akar yolunu bulur demiştim dimi işte su akarken bazı büyük taşlara yani engellere takılırız birileri o taşları çeker yolumuzdan tıpkı orta okuldaki hocamızın söylediği gibi;
Bazen fazla hırs yapmak iyi değildir.Seni ileri taşımaz aksine en geride kalırsın,gözünü hırs kaplarsa gönlün görmez olur,yapabileceğin şeye o kadar odaklanırsın ki Tolstoy’un bahsettiği gibi yollardaki çiçekleri göremez olursun.
Aradan yıllar geçti bu söz benden hiç geçmedi…Hayatta ölmeyecek gibi yaşamadım,kendimi uğruna kendimden ödün verecek kadar hedef koymadım.
Ben çekingen bir öğrenciydim lisede…Duygularımı,tepkilerimi saklardım,aslında bakarsanız kendime göre gözlemciydim kendi hayatıma..Bir kızla karşılaştım.Kendisiyle bir zamanlar yakındık..Bazen arkadaşlarıma o kadar tahammülsüzleşiyordum ki ister istemez suratımdan okunuyordu…Bana dedi ki;
İnsanları olduğu gibi kabul etmemiz lazım o öyleyse öyle. Ben bunu yapıyorum ki artık takılmıyorum yapılanlara…
Sahi bu kadar basit mi insanları olduğu gibi kabullenmek… Ağız dolusu bir hayırrr! Sen can sık,sen yıprat huyu bu diyip susalım oldu be başka? Lisedeyken o kadar kolaydı ki bunu yapmak neden çünkü yapılan çokta üzerinde durulacak şeyler değildi. büyüdük,iki yüzlü insanlar tanıdık,maskesiz gezmeyen insanlara şahit olduk tutarsızlıklarıyla.
Hayatımda ilk kez sevgilim oldu ama ayrılmıştık o kadar kötüydüm ki pişman oldum keşke dedim keşke hayatıma hiç dahil olmasaydı…Kendimi yiyip bitirdim…Yurttaydım..Yanı başımda varlığını eksik hissettirmeyen kıvırcığım dedi ki;
Hayatta ne yaşarsan yaşa pişman olma. Eğer şu an bir şeyler yaşadıysan bundan bir şeyler mutlaka öğrendin iyi ya da kötü.Bu yaşadıkların tecrübe. Yaşamasaydın niye yaşayamadın diye üzülürdün yaşadın ki gördün.İyiyle mutlu oldun,kötüyle tecrübe edindin.
Sahi öyleydi.Dediği o kadar doğru bir sözdü ki.Ben onunla ilk aşkı tattım,ilkim dedim,birtanem dedim hayatı iki kişilik düşünmeyi öğrendim onunla. Sevilmemek ne demek onuda anlamıştım o ayrı.
Dedim ya karışığım bu ara…Kendimi hayatımda iz bırakmış insanları düşünürken buluyorum hep.Kim yanımda kim karşımda anlamaya çalışıyorum.Kime,neye kızmalıyım bilmiyorum.Öfkemi hırs yapmamam gerektiğini biliyorum.Yaşadığım şeylere isyan etmemem gerektiğini biliyorum tecrübe çünkü onlar.Ama hayır oldukları gibi kabullenmeyeceğim onları.Belki yaşanılanları geçti artık der kabul ederim ama yaşatanları hayır onları olduğu gibi kabul edemem. Her şeyden herkesten önce kendim önemliyim biliyorum onlar nasıl ananın babanın evladıysa bende bir annenin bir babanın evladıyım ve onlar beni kendi bencillikleriyle boğulan insanlara üzüleyim diye doğurmadı.Benden bir tane var ve sadece ben kendim için ailem için varım bir başkası sadece yolcu hayatımızda tıpkı bizim bu hayattaki yolculuğumuz gibi….