En sevdiğim, yapıtlarına hayran olduğum bir ressam.
Vincent Van Gogh.
Yaşamı kesinlikle trajediyle dolu. Sonu da o derece acı bitmiş.
Bu acılarını çizimlerine aktarmış bir sanatçı. Vincent Van Gogh daha da çok tanıma fırsatını kardeşi hatta tek dostu olan Theo’ya mektuplarından tanıyoruz.
Yaşadığı süre boyunca önem verilmemiş bir ressam. Ama Vincent da dediği gibi;
”Başaramamış olsam bile, yine de yaptığım işlerin devam ettirileceğini düşünüyorum.”
Dediği gibi de oldu. Günümüzün en tanınmış ressamı oldu. Peki Vincent’i daha çok hangi yapıtlarıyla tanıyoruz ?!
Başlıkta gördüğünüz resmi en bildiğimiz ”YILDIZLI GECE”
”YATAK ODASI”
”SARGILI KULAK OTOPORTRE”
”PATATES YİYENLER”
En gözünüzün aşina olduğu resimler bunlardır diye düşünüyorum ama Vincent’in daha bir çok güzel eserleri bulunmaktadır.
Hayatına dair neden trajediyle dolu dediğimi de şu şekilde açıklayayım. Aşktan yana hiç şanslı olmamış Van Gogh. Kuzenine dair duyduğu aşk, ailesiyle olan ilişkisi, Sien adıyla bilinen hamile hayat kadınıyla yaşamaya karar vermesi ve bu kararından dolayı işten çıkarılması, hayran olduğu meslektaşı Gauguin’le anlaşamaması ve net olarak bilinemese de kulağını kesmesinin sebebinin Gauguin’in evden ayrılmasını kabullenemiyor olması da başka bir sorundu hayatı için. Tek irtibatını koparmadığı kişi kardeşi Theo’ydu.*Kulağını kesmesinde ki bir diğer sebepte kardeşi Theo’nun evlenecek olması da olabilir. Bu da diğer bir iddia.
Kulağını bir nöbetçiye değil de , hayat kadını Rachel’a verdiğine dair bilgiler de var. Polis memuruna göre gerçek ; hayat kadınına kulağını vermesidir.
Aslında intiharını açıklayan diğer bir kanıtta şudur ki;
Theo’ya yazdığı bir mektupta ”Senin ya da evdeki diğerlerinin başına bela olacağıma inanırsam ya da senin yoluna çıkarsam, kimseye bir faydam olmazsa, bir davetsiz misafir veya dışlanmış biri gibi hissedersem öleyim daha iyi..
Demiştir ki dediği gibi de oldu.
29 Temmuz 1890.La tristesse durera tuojours. (Bu acı hiç dinmeyecek.)