Olanlara neden katlanmak zorundayım? Neden her şeyi boş verip de kendi köşeme çekilmiyorum ki? neden sadece dışarıdan izlemiyorum neden izleyemiyorum? Bir keresinde bir söz okumuştum bir yerden; ”En iyisini yaşaman için önce en kötüsünü yaşamalısın.” gerçekten böyle mi? gerçekten bu sözlerin arkasına sığınmalı mıyız? gerçekten bir şey yapmadan duracak mıyız ya da durmalı mıyım?
Küçüklükten beri yıldızlara aşığım, sürekli onları izleyip hayaller kuruyorum. İnsanın hayal kurmak için küçük bahaneler araması ne kadar gülünç değil mi? Oysaki bedava, istediğin yerde olup istediğin şeyi yapabiliyorsun. Ama hayal kurarken katlanmak zorunda olduğum şeyleri unutup hayal kuruyorum. İşte bu çok acı veriyor bana.
Halbuki özgür olduğum yer tek orası, tek benim kurduğum hayal dünyası değil miydi? neden orada bile tutsağım ki?
Belki de tutsaklık benim kalbimde, beynimde başlıyordur. Belki de kendimi kalıplara sokan ve anahtarını yuttuğum bir odaya koyan benimdir belki siz de kendinize bunu yaptınız belki hepimiz sadece tutsağız.
kim bilir belki kendimize en büyük kötülüğü biz yapıyoruz, en büyük haksızlığı, en büyük fedakarlığı ,en büyük acımasızlıkları…
Umarım, umarım ki biraz anlatabilmişimdir kendimi.
Ve tekrardan umarım ki kendi hayatının tutsağı değilsindir…