Şimdi sizlere üniversitede başıma gelen bi olaydan bahsetmek istiyorum. Beni kendime getiren ve engelleriyle yaşama sımsıkı tututan herkese buradan Engeller Yoktur diye haykırmak istiyorum.
“Dolmuşa bindiğinde onu ilk kez bana oturmam için yer gösterdiğinde farkettim. Dolmuşta ayaktaydım ve elimde kitaplarım olduğu için ayakta durmakta zorlanıyordum. Onun gösterdiği yere oturduğumda dikkatimi çekti. Önce NORMAL bir insan olmadığını farkettim. NORMAL! Bu kelimeyi insanoglu yarattı. Neye göre kime göre normaldi. Kelimeleri çok zor toparlıyordu. Yüzünde deformasyon vardı. Evet ENGELLİYDİ. Bize göre o normal bir insan değildi. Hareketlerine odaklandım. Saat 10:00’dı. Gayet kibardı ve diğer kız öğrencilere yer gösteriyordu ve dolmuşta boş kalan yere bizim gibi hucüm etmiyordu. Kendi yerini kız öğrencilere veriyordu. En arkada oturan bir kızın “Yabancı dilde inecek vaarr!” diye bozuk bir dille ve şımarık bir edayla şoföre bağırdığını duydum. Kız muhtemelen ecdadına kadar ruj sürdüğü için dudakaları birbirine yapışıyordu. Yani başka bir açıdan düşünemiyorum. Aksi halde bir insan bu kadar ciyak bir sesi nasıl yapabilirdi. Dudakları yapışmıstır diye düşündür tüm iyi niyetimle. Ancak kimse kıza aldırış etmezken o “Usta yabancı dilde inecek varmış” dedi. Sesini duyunca tekrar yüzüne baktım. Tıraşlıydı. Besbelli sabahın köründe kalkmış , tıraş olmuş, gayet iyi giyinmiş ve gayet bakımlı görünüyordu. Fakültedeki üşendiklerinden değil tıraş olmayı, elini yüzünu bile yıkamayan erkeklere hiç benzemiyordu. Olması gerektiğini gibi davranıyor ve yaşıyordu. O an anladımki Normal kelimesini biz yaratmıştık. Normal olmayan onlar değildi BİZLERDİK.
Yıkın duvarlarınızı ve insanı insan olduğu için sevin. Karşınızdakinin özünü görün. Yazımı bir sözle bitirmek istiyorum.
Farklı kabuklar altında aynı öz olduğunu bilmeliyiz…