Hayatımızın anlamı aslında nedir? Bu soruyu bir kez bile olsa sormuşuzdur belki kendimize. Hayatımızın anlamına değinmeden önce, aslında hayatın ne olduğuna kısaca bir değinmeliyiz bence.
Kimimize göre hayat; keşfetmek, gezmek, görmektir, kimimize göre sevdiklerimizle geçirdiğimiz o ufak vakitlerdir, kimimize göre dışarıda yağan kar eşliğinde sıcak kahvemizden yudumladığımız o küçük andır.. Fakat kimimize göre ise, zorlu sınavlardan geçtiğimiz, acımasız insanların olduğu o kısa mı kısa zaman dilimidir.
Hayatın anlamını ise belli kalıplara sığdırmak güçtür, hatta belki imkansızdır. Çünkü hayatın anlamı aslında aynı hayatın tanımını yaptığımızdaki gibi, ona bakış açımızla alakalıdır. Belki de bu yüzden hayatımızın anlamını anlamaya çalışmak yerine ona bir anlam katmak ile başlayabiliriz.
Hayallerimizdir ona anlam katan, onlara ulaşma çabamızdır. Bu uğurda verdiğimiz fedakarlıklar, alın terleri, öğrendiğimiz yeni bilgiler, keşfettiğimiz yeni yerler, sevmek, sevilmek, değer vermektir.
Çevremizdeki insanlardır örneğin. En nefret ettiğimiz insan bile gün gelir bir şekilde dokunabilir değer yargılarımıza, bunu iyi bir şekilde de yapabilir, kötü bir şekilde de.. Çünkü anlam katan herşey iyi olmak zorunda değildir. Mesela hayatımızı bir tren yolculuğu olarak düşünelim. Durduğumuz her durakta iyi ve kötü olmak üzere inen ve binen insanlar olacaktır. Hepsi hayat yolculuğumuzun yalnızca yolcularıdır ve gelip geçicilerdir. İşte bu yüzden hiçbir yaşanmışlığı kötümsememeliyiz.
En önemlisi ise toplumdaki başka insanların istediği ve söylediği şekilde hayatımıza şekil vermek değil, nasıl ve ne şekilde istediğimize göre yaşamamızdır.
Unutmamak lazımdır ki hepimizin zamanı elbet bir gün tükenecek, bu süre içinde kendimize katabileceğimiz en büyük anlam ve değer ise öncelikle insan olmaktır.
Nasıl bakarsak onu, neyi görmek istersek onu görürüz…