Uygur tıbbı bugünkü modern tıbbın temelini oluşturur. Uygur Türklerini temsil eden kabileler, sağlıklarını korumak ve hastalıklarını tedavi etmek için “em-irem” (önleme-tedavi etme) yöntemini kullanmış, bu yöntem dahilinde şifalı bitkilerden istifade etmiş ve bu bitkilerin ziraatını yapmışlardır.
Akupunktur, Tarihte ilk olarak Uygur Türkleri tarafından keşfedilmiş olan “akupunktur”, asırlar boyunca yaşanan yakın ilişki neticesinde Çin’liler tarafından öğrenilmiş, zaman içerisinde benimsenerek geliştirilmiş ve bugünkü seviyesine getirilmiştir.
Uygur Türklerinin eski başkenti olan Turfan’da yapılan kazılarda, insan vücudu üzerindekiakupunktur noktaları‘nı gösteren ve açıklamalar yer alan antik eserler ortaya çıkarılmıştır. Yine Çin’in Sang ?Jian’daki kazılarda bulunan taş oymalı resimlerden de anlaşılan ilk akupunkturuygulaması yapanların Uygur Türkleri olduğudur. Ayrıca Doğu Türkistan’ın Hoten ve Cimsar bölgelerinde yapılan kazılarda kemik iğneler bulunmuştur ki bunlar “Taş Devri” ne ait oldukları bilinmektedir.
Bütün bunlar bize göstermektedir ki, tarihin ilk devirlerinden itibaren uygulanmakta olan “akupunktur yöntemi” Çin’lilerin yaklaşık 5.000 yıl önce bu bilgileri Uygur Türklerinden öğrenmeleri, geliştirmeleri ve daha sonra yazılı metinlere geçirmeleri sonucunda dünyaya yayılmış ve tanıtılmıştır.
Uygur tıbbı ve ilaçları sürekli olarak gelişti, ilaçları özgün tedavi yöntemine sahip ve tümör, kalp ve damar hastalıkları, cilt hastalığı ve şeker hastalığının önlenmesinde etkilidir
Güneş banyosu, sıcak kumda bekletilme, masaj, ilaçlı banyo ve yemek tedavisi de dahil olmak üzere çeşitli özgün tedavi yöntemlerine sahip olan Uygur tıbbının vitiligo, sedef, kalp ve damar hastalıkları ile şeker hastalığı ve sindirim sistemindeki hastalıkların tedavisinde Çok etkilidir.
Uygur Tıbbında Dört Etken, Dört Durum, Dört Mizac ve Dört Sıvı (Kan, Balgam, Safra ve Sevda) nazariyeleri, işte bu Dört Tadu (Madde) ‘dan ibaret olan ilkel maddecilik düşüncesi temelinde oluşturularak hastalıkların teşhisi ve tedavisi için dayanak sağlanmıştır.
Ateş, hava, su ve toprak, birbirlerine zıt olmalarına rağmen tabiatları gereği birbirlerini dengelemektedirler. Bu maddelerin insan vücudundaki etkileri sonucunda oluşan ve insanın hayatî faaliyetlerinin devam etmesi için gerekli olan sıvılara “hılıt” denir. Her hılıtın farklı özellikleri vardır. Hılıt dengesinin bozulmaması için kişinin kendi mizacına göre, doğru ve düzenli beslenmesi gerekir; denge bozulduğunda hastalıklar meydana gelir.
Maddelerin mizaçları, hangi hılıta karşılık geldikleri ve hılıtların özellikleri şöyledir:
Ateş → kuru-sıcak → vücuttaki karşılığı → safra → parçalayıcı
Hava → rutubetli-sıcak → vücuttaki karşılığı → kan → besleyici, üretici
Su → rutubetli-soğuk → vücuttaki karşılığı → balgam → taşıyıcı
Toprak → kuru-soğuk → vücuttaki karşılığı → sevda → analizci, yönetici
Uygur tıbbının temelini oluşturan ve birbirleriyle bağlantılı olan unsurlar şunlardır:
4 madde = ateş, hava, su, toprak
4 keyfiyet = sıcaklık, soğukluk, rutubet, kuruluk
4 mizaç = kuru-sıcak, rutubetli-sıcak, rutubetli-soğuk, kuru-soğuk
4 amil (yetkili güç) = madde ameli, değiştirici, büyütücü, şekillendirici
4 hılıt = safra, kan, balgam, sevda
4 renk = sarı, kırmızı, beyaz, siyah
4 tat = acı, tatlı, tatsız, ekşi
Uygur tıbbına göre insan hayatı için 6 zaruret vardır: hava, besinler, su, kabul etmek (yemek-içmek), boşaltım (yenilip-içilenleri dışarı atmak), hareket, uyku.
Hastalıkları iç ve dış hastalıklar olmak üzere iki sınıfa ayıran Uygur tıbbının kullandığı tedavi yöntemlerinden bazıları şunlardır:
– Perhiz (diyet) tedavisi
– İlaç tedavisi
– Destikare (cerrahi) tedavisi
– Ruhî tedavi
– Hareket (jimnastik) tedavisi
– Masaj tedavisi
– Su tedavisi
– Buhar tedavisi
– Kum ve güneşlenme tedavisi
– Müzik tedavisi
Uygur tıbbı farmakoloji ilminde tabii ilaçlar “bitkisel”, “hayvansal” ve “madeni” olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktadır. Tabii ilaçları etkilerine ve kullanımlarına göre de sınıflamak mümkündür; bunlardan bazıları şunlardır:
– Safra hılıtını dengeleyen ilaçlar
– Kan hılıtını dengeleyen ilaçlar
– Balgam hılıtını dengeleyen ilaçlar
– Sevda hılıtını dengeleyen ilaçlar
– Genel mizaçları dengeleyen ilaçlar
– Metabolizmayı yavaşlatan ilaçlar
– Beyni güçlendiren ilaçlar
– İç organların özelliklerine göre ilaçlar
– Sinir sistemi ile ilgili ilaçlar
– Ödem çözen ilaçlar
– Dolaşımı hızlandıran ilaçlar
– Enfeksiyon akıntılarını durduran ilaçlar
– Kanamayı durduran ilaçlar
– Böbrek yetmezliğini önleyen ilaçlar
– Gazı ve bağırsak spazmını gideren ilaçlar
– İshali durduran ilaçlar
– Müshil ilaçlar
– Parazitleri yok eden ilaçlar
– İdrar söktürücü ilaçlar
– Ağrı kesici ilaçlar
– Ateş düşürücü ilaçlar
– Kavi (şiddetli ve etkili) ilaçlar
– Toksik (zehirli) ilaçlar
– Uyarıcı ilaçlar
– Yakıcı ilaçlar
– Kurutucu ilaçlar
– Temizleyici ilaçlar
– Uyuşturucu ve sakinleştirici ilaçlar
– Depresyon ilaçları
– Adet söktürücü ilaçlar
– Rahmi ve yumurtalıkları güçlendiren ilaçlar
– Sperm çoğaltan ilaçlar
– Doğumu kolaylaştıran ilaçlar
– Sütü arttıran ilaçlar
– Sütü kesen ilaçlar
– Çocuk bakımı için ilaçlar
– Yaşlı bakımı için ilaçlar
– Cildi temizleyen ve yenileyen ilaçlar
– Zayıflatan ilaçlar
– Kilo aldıran ilaçlar
– Vücut tüylerini döken ilaçlar
– Haricen kullanılan ilaçlar
Uygur tıbbında ilaç hazırlamaya da önem verilmiştir; hazırlanan ilaç formlarından bazıları şunlardır: sufupi (toz), hap, kurus (tablet), macun (ince öğütülen bitkilerin balla karıştırılmış hali), cuvariş (kalın öğütülen bitkilerin balla karıştırılmış hali), teşviye (hamurla kaplanıp ateşte pişirilen ilaç), tahmiz (fırınlanmış ilaç), kaşkap (fazla kaynatılmayan ilaç), küşte (zehirli ilaçları zehirsiz hale getirme tekniği), hemire, sunun, humul, şurup, şerbet, çay, merhem, yakı, duman, sprey, fitil.