Bundan önceki yazımda (Bir Genç Kadın İşsizliği Sorunu: Sen Yanlış Anladın) genç kadın işsizliğinin nedenlerinden birine değinmiştim ve bir kişi bu sorunun nedeninin kadın olmakla değil vasıfsız olmakla ilgisi olduğunu yazmıştı yorumlara. Halbuki yazımda değindiğim konu kadınların çalışma hayatlarında karşılaştıkları tacizlerle ilgiliyken bir beyefendi bunun böyle olmadığını iddia ediyordu. Ve dayanak noktası kendi cümleleriyle şuydu: “Kadınların, sadece kadın olduğu için yaşadıkları sıkıntılar bir elin parmağını geçmez. En bilineni cinsel şiddettir. Çok değil 1 ay olmadı 15 yaşında bir erkek çocuğu çalıştığı yerde her gün dayak atılıp, sigara basılıp, defalarca tecavüze uğradığı ile ilgili haber vardı. Görüldüğü gibi cinsel şiddet artık kadın erkek tanımıyor.
Fakat maalesef her şeye rağmen erkek yoluna devam, aile kurmak ve ekonomik olarak başarılı olmak zorunda. Belki kadın olsaydı ne kadar kötü bir örnek olsa da çay, temizlik veya cinsel eğilimlerden sebep bir şekilde destek görebilirdi.”
Bu yorumda dikkat çekilecek bir sürü nokta var ancak bugün benim konuşmak istediğim noktası insanın içine girdiği “peki ya ben” duygusu. Önceki yazımda “erkekler hayatta hiç sıkıntı çekmiyor, hep kadınlar çekiyor mağdur oluyor, işsiz kalıyor” gibi bir yorumum olmamasına rağmen kadınların yaşadığı bu olumsuz duyguya dikkat çekildiğinde bunu kendisine yapılmış bir saldırı gibi algılayıp “peki ya erkekler, onların hiç derdi yok mu?” gibi ilgisi olmayan bir yorum ile karşımıza çıkıveriyorlar. Eminim bu beyefendi yalnız değildir ve kendisi gibi düşünen bir sürü insan vardır.
Nedir bu “peki ya ben” sendromu. Muhakkak başka sosyolojik açıklamaları ve bilimsel bir adı olan bu sendromun benim dikkatimi ilk kez çektiği zaman “George Floyd” eylemleri sırasındaydı. Sistematik olarak polis şiddetine maruz kalan siyahilerin haklarını savunmak için başlayan bu protestolarda kullanılan slogan “Black Life Matters” yani “Siyahi Yaşamlar Önemlidir” di. Bunun karşılığında birçok insan bu sloganın yanlış olduğunu aslının “All Life Matters” yani “Her Yaşam Önemlidir” olması gerektiğini savunmuşlardır. “Black Life Matters” protestolarında kimse diğer yaşamlar önemli değildir yalnızca Siyahi hayatlar önemlidir demezken insanlar neden böyle bir tepki vermişti?
Sosyolojik açıdan incelenmesi gereken bu durum her toplumda görülmekte. İnsanlar rasyonel olmayan bir şekilde kendileri ile ilgili olmayan mevzuları kişiselleştirip sanki onlara saldırılıyormuş ya da suçlanıyorlarmış gibi tepkiler veriyorlar. Belki de bunun nedeni suçluluk psikolojisidir.
Protestoların karşılaştığı bu akıl dışı tepkiye verilen en güzel cevap yanan ev karikatürü sanırım. Yangın neredeyse su hortumu oraya tutulur. Eşitlik adalet değildir!
Biz ne dersek diyelim, sorun ne olursa olsun, biri çıkıp muhakkak “peki ya ben”, “peki ya şu”, “peki ya bu” yorumları ile sizin dikkat çekmek istediğiniz problemi normalleştirecek bir yorumda bulunacaktır maalesef.
Bu durum her konuda karşımıza çıkıyor maalesef. Hayvan haklarından konuşurken, “peki, insan hakları ne olacak”, “sanki biz insan gibi yaşıyoruz da sıra hayvanlara geldi” gibi yorumlar, mülteci haklarından bahsederken “biz de işsiziz, biz de mağduruz” gibi yine alakasız yorumlar hep duyuyoruz. Senin hayatında tabii ki önemli ama bu demek değil ki sen mağdursun diye kimse hayvan haklarını, kadın haklarını, mülteci haklarını savunmayı bırakacak. Bir konunun önemli olması diğerini önemsiz yapmaz!
Kadınların yaşadığı bu taciz olaylarının cevabı erkekler de hayatta ne sıkıntılar yaşıyor olamaz! Muhakkak erkekler de toksik maskülanitenin kurbanı oluyorlar. Ancak bu kadınların yaşadıkları sorunlara kadınlar bunu yaşamasın demeye engel değil! Her erkek kadınlar bunları yaşamasın diyebilmeli ve her kadının biz sırf kadın olduğumuz için bunları yaşamayalım demesine saygı duyabilmeli çünkü insan olmak bunu gerektirir.
Biz kadınlar kendi haklarımız için yüzyıllardır erkeklerle, sistemle ve geleneğin doğruluk olduğunu savunan geri kafalı insanlarla savaşıyoruz. Erkeklerde aynısını yapmalı! Kadınları biz de çok mağdur oluyoruz diye susturmayı bırakıp onlara bu yükleri yükleyenlerle savaşmalılar bizim gibi. Ki bizler kendisi olmak isteyen, yüklerinden kurtulmak isteyen her bireyin şimdiye kadar yanında olduk ve olacağız. Biz kim miyiz? Birileri hakkını aradığında, mağduriyetini dile getirdiğinde “peki ya ben” demeden onun yanında olan insanlarız.