GERÇEK GÜLÜŞ

 

GERÇEK GÜLÜŞ

Bir zamanlar çok gülen, şen kahkahalar atan bir komşum vardı.

Kulakları çınlasın, gülüşünün sesi, kaç kat aşağılara giderdi kim bilir?

Benim  dairem  de hemen onun altında olduğu için, tabii ki en çok kahkaha tufanına yakalanan ben olurdum .

Bir gün kahve için yanına çıktım. Komşum Hayal Hanım, kapıda salya sümük karşıladı beni.

Uzun sarı saçları darmadağınıktı.

Yeşil gözleri ağlamaktan şişmişti.

Şaşırmadım çünkü çok gülenin çok derdi olduğunu babam rahmetli hep söylerdi.

Ne zaman acaba Hayal Hanımın gerçek hali çıkacak diye beklerdim.

Çok gülen insanlar mutlu mu değil mi üzerine çok araştırma yapmıştım geçmişte.

Kendim de eski gülücüklerimin,  sahteliğindeki  kaybolmuşluklarımda  çok oyalanmış olduğum için, iyi tanırdım bu kişilikleri.

Genelde  bu tip insanlar güçlü ve mutlu görünerek,  kendilerini  perdelerinin ardındaki  yalnız duvarlarının hapishanesinde saklı tutarlar.

Peki farkında mıdırlar kendilerinin bu halinin? Çoğu değildir.

Doğduktan sonra edinilen , tüm davranışlar kişilik adı altında oturur.

Kimliğimiz olur bu edinilen davranış ve düşünce modelleri.

Ben , o dört duvar ardındaki maskelerimden kurtuluncaya kadar, çok emek verdim kendime.

Ondan iyi anlarım bu hallerden…

Hayal Hanım içeri buyur edince, geçtim ve o harika deniz manzaralı balkonun en serin köşesine kuruldum.

Enfes de bir kahve yaptı, çıtır çıtır da tahinli kurabiyeyle tatlı tatlı söyleşerek  içtik türk kahvemizi.

“Ne zaman perdesini düşürecek acaba “ dedim içimden.

Bir kere açılsa , kendini anlatsa ne kadar özgürleşecek ruhu , ah bir bilse bu can insanım.

Maalesef ki insanlar, içlerinde bağırıp duran , buhranlı kişiliği bastırıyorlar.

Yapılan araştırmalarda her şeye her daim gülen insanlarda depresyon veya başka hastalıkların olabileceği  bilinen bir durum.

Bastırılan her duygu, bazen, bazı insanlarda aşırı gülen bir kimlik olarak yansıyor. Kendi kendime sessizce düşünürken birden patladı komşum.

 

“Canım komşum seni çok seviyorum. Ben artık rol yapmaktan bıktım .

Gülüyorum ama ardımı gel de bir sor bakalım neler var?”

 

“Tabii ki , Hayal Hanım hepimizin bir hikayesi  var hayatta, sizinkini de dinlemeyi  isterim “ deyip sustum.

“Kimselere rezil olmamak için ağlayamadım, dertli görmesinler diye hep güçlü oldum .”

“Kime ne rezil olacaksınız? El aleme ne? gibi sözlerle kesmedim , sözlerini .

Çocukken annesini kaybettiğinde, babasının evlendiği eşinin kabalıklarını, nasıl dışlandığını, dayaklar yediğini anlatırken ağlıyordu hıçkıra hıçkıra.

Bir mendil verdim, yüzünü sildi, burnunu çekti. Sanki yedi, sekiz yaşlarındaki halindeydi.

Beden olarak kırk yaşlarındaydı ama bastırdığı duyguları çocuk halinden kalmaydı.

Çok yaraları vardı bu güzel kızın. Böyle durumlarda ben konuşmam sessizce dinlerim. Elini, iki elimin arasına aldım. Yanındayım ağla dercesine gözlerine baktım.

O anlattıkça, kanayan yaralarına pansuman oldum sanki. Öyle rahatladı ki   fırtınadan çıkan bir gemi gibi, sakince huzurlu limanına girip demir attı.

Yüzü aydınlanmıştı, hafifçe tebessüm ederek; “Ah cancağızım sabah kahvesi diye geldin, saat öğlen olmuş. Esir ettim seni affet” diyerek mutfağa doğru gitti.

İnsan sırlarla doluydu. Her anlatılmayan sır büyüyor , kördüğüm oluyor, halata dönüşüyordu.

Bedenine, zihnine, ruhuna kilit vurmak, kendini demir parmaklıklar ardına koymak değildi de neydi bu?  Düşüncelere dalmıştım ki, elinde meyve kasesiyle geri geldi Hayal Hanım.

Çok güzel gülümsüyordu, gözleri ışıl ışıl parlayarak;

 

“Oh dünyalar varmış, yıllardır bunları tutmak ne kötüymüş canım komşum” diyerek tabağı masaya koydu.

İlk kez gözlerinden mutluluğun resmini okudum. Boşa dememişler gözler ruhun dışarı bakan halidir diye.

Yaraların ardında kala kala , yosun tutan kalbinin yumuşadığını gördüm o an.

Mutluydu. İçtendi her hali. Şen kahkahaların ardında saklanan o küçük kızdı, şimdi gerçekten gülen gözlerle bakan. Bazen sadece dinlemek bile insanların ruhunu rahatlatıyordu. Bunu çok net görmüştüm o gün. İyi ki gelmişim dinlemişim onu , aracı olmaktan çok mutluydum.

Hepimizin ardına saklandığı maskelerimiz yok mudur? Zamanı geldiğinde, bazen çitin ardında saklanan o masum çocuk halimizi ortaya çıkarmak gerek.

“Çocukluk asla büyümez “demişti bir dostum.

Kesinlikle çok doğru bir söz.

Duygularımızla hep çocuk kalıyoruz. Büyüdüğümüzde de fark  edilmeyecek kadar iç içe bu duygular bize kazınmış oluyor. Korkular da dahil. Ve bir an evvel  büyüme telaşıyla, her şeyi geride bıraktığımızı sanarak unutuyoruz ya hani geçmişi, aslında halının altına , atıp atıp kaçıyoruz.  Kendimizle  yüzleşmeye korkuyoruz. Er ya da geç korkularımızın olumsuz inanç ve duygularımızın yarattığı cehennemden kaçmak isteyeceğiz.

Eğer uyanmak ruhumuza nasip edilmişse kesinlikle kaçış olmayacak.

Cehennemden çıkmanın bir yolu, kendimizle yüzleşmek.

Cesaretle yürüyün, yola çıkın.

Yola çıkanın,  yolu mucizevi bir şekilde açılıyor. Farkında oldukça, bir bir ruhunuzu masaya yatırıp , onu esir eden prangalardan kurtardığınız da  nasıl güzel biri çıkacak karşınıza hiç düşündünüz mü?

Belki de bu yüzleştiğiniz kişiyi çok seveceksiniz zamanla.

Devam edin, kararlılıkla ilerleyin.

Her gözyaşınız, kahkaha seline dönüşecek bir gün.

Gerçek siz ortaya çıkınca , her gülümsemeniz aydınlatacak diğer insanları da.

Artık içten gülen gözlerinizle, yüzünüz bir olacak.

Mutlu olan ruhunuz , bedeninizi, zihninizi ve duygularınızı ele geçirince, tam ve bütün hissedeceksiniz kendinizi.

O yitik, yetersiz, rezil olmaktan korkan, sürekli gizlenen çocuktan eser bile kalmayacak. Ve ruhunuzdan, öz güven, öz saygı, öz değer, öz sevgi akacak her daim.

Hayatınız, hep o güzel akışta olan hayat nehriyle uyumlu akarak geçecek.

Gerçek mutluluk, sevgi, neşe sizden , tüm evrene yayılacak.

Kelebek etkisiyle titreşerek, tüm dünyayı etkileyecek .

Bundandır ki sen değişince dünyan değişir.

Bilinçaltında değişmiş biri, kendini yeniden inşa ettiği için,  titreşimi çok yüksektir.

Küllerinden doğmuş Zümrüdü Anka misalidir bu insanlar.

Kahkahaları da içtendir. Özündendir.

Ve Hayal Hanımla sabah kahvemiz, öğle yemeğiyle devam etti.

Gerçek bir dostluğa dönüştü ilişkimiz.

Biz ayrı mahallelere taşındık yıllar sonra ama ilişkimiz hala devam eder.

Ve bu hikaye sevgiyle  burada biter.

İçten ve şen gülüşlerle kalınız .

Sevgimle

Gülay İnci canınızdan.

Kaynak https://www.psikologrehber.com/cocuklukta-duygusal-sahte-gulucukler/

 

İNCİGÜL
Subscribe
Bildir
33 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
A.C.E REKOR KIRAN ERİK DALI PERFORMANSI
Sonraki
Gerçekler

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.