Onun içinde kimsenin dokunamadığı bir yer var. En yakını,en sevdiği bile giremiyor. Dışardan ne kadar güçlü ve yıkılmaz görünse de içten içe yaşadığı bazı zayıf noktaları var. Bunları dışarıya göstermek istemiyor, böylece insanların onu kırmasına engel olacağını düşünürdü. Yaşadığı acılardan öyle büyük dersler almış ki kendine çünkü hiç ihtimal vermeyeceği insanlar onu hayal kırıklığına uğratmış. Bu yüzden de kendiyle alakalı özelinden bir şey bahsetmemeye karar vermiş. Dışarıdan bakıldığında güçlü,kendi ayakları üzerinde durabilen ve ne olursa olsun yıkılmayan bir insan profili çizse de içinde yıkılan çok şey var. Bunu belki bilmiyor ama gözlerine bir kere bakmak yeterli bunu anlamak için ya da bende öyleyim ondan görebiliyorum, yengeç burcu olmam bunu gerektirir.Bunlarla tek başına başa çıkmaya çalışıyor ama bu yükü taşımak artık ona ağır geliyor. Gerçekten güvenebileceği ve içini dökebileceği birisine ihtiyacı var onun. Bütün yaralarını tek başına sarmaya çalışırken yalnızlığı daha derinden hissediyor. Bu yalnızlık ona içten içe zarar veriyor. İşte içindeki o saklı yer tüm bunlardan dolayı hep acıyor. Bazen kanıyor, bazen kabuk bağlıyor, bazen isyan ediyor ve bazen sadece susuyor. Onu kimse anlamıyor ve kimse tam anlamıyla sevmiyor diye düşünüyor. Çünkü babasının sevdiğine hiç inanmadığı yer orası. Sevilmeye layık değilmiş gibi hissettiği yer.
Ve ben….
Hayat, onunla karşılaşıncaya kadar tüm olumsuzluklar üst üste geldi ve ben tıpkı bir rüzgarın ağacın dalından aşırıp da sürüklediği ve sonra havada döne döne usulca bir kuyunun içine kondurmuş, bırakıvermişti beni .Beni kuyudan nasıl çıkardığı,hayatımı nasıl değiştirdiğini ve size onun için yaptığım bazı şeylerden bahsetmek istiyorum. Yaptım çünkü sevdiği erkeğin karakteri olmadığı için hakettiği değeri almamıştı ve onun erkeklere olan inancı kalmamıştı, bende bu inancı tekrar yaratmak için bir sürü şey yaptım, onun haberi olmasa da. İlk yazımda kendimden bahsederken ailemden ayrı yaşadığımı bahsetmiştim. O nedenle ilk buradan başlamak istiyorum. Benim annem yok ve babamla da bazı sorunlarımız vardı, o nedenle babamla da görüşmüyordum. Tam bir serseri gibi yaşıyordum ben hayatı. Lakin onu gördükten sonra böyle birini hayatında istemeyeceğini biliyordum. İlk zor da olsa babamla barıştım ve babama kalbimdeki kadından bahsettim sonra eskiden dinledigimiz şarkıdan… Çok duygulandı aynı küçüklüğümdeki annemi seven babam vardı karşımda. Sonra tekrar babamla yaşamaya başladım. Benim bazı kötü alışkanlıklarım da vardı, bahsetmek istemiyorum. Onları da bıraktım. Aslında babasının yapamadığı baba gibi olmak istedim. Evlendiğinde kendi çocukluğunda görmediği babalığı ben, cocuklarımıza ve onun içinde kalan şirin çocuğa yapmak istedim ve okul hayatım, hukuk fakültesinde ilk yıl biraz kolay geçer o nedenle ilk senemde okulu fazla önemsemezdim ama onu gördükten sonra dedim ya onun hayatında istediği biri gibi olmak istiyorum diye. O nedenle hemen derslerime odaklandım, bir hukuk bürosunda stajerlik yapmaya başladım hem de gönüllü olarak, hakimlik sınavına bile çalışıyorum şimdi ve Erasmus, bu sene biraz gitmek zor görünüyor ama onu da mezun olmadan yapacağım ve şimdi geliyor en cesur yaptığım hareket: Sırf onu bir umut görürüm diye onun okuduğu şehirde paramedik okuyorum. Bunu bazen neden yaptığımı inanın bende bilmiyorum ama her şeyi yapabilirmişim gibi geldi. Şimdi hayatım onun hakettiği gibi ama bilin bakalım ne eksik? Söylemiyorum siz anladınız.
Dünyanın çirkinliği içinde, en çıkmazda hissettiğimde onunla karşılaşmak… kalbimde sevgimi haketmeyen ne varsa bir bir boşaltıp onların yerine sevgilerin en güzelini hakeden ona vermek tüm kalbini… Onu yıldızlara benzetiyorum ben. Baktıkça yanında olmak istediğim ama asla ulaşamayacağım bir yıldız. Eminim o da bu yazıyı okusa yıldızlara bakıp aynı onlar gibi eşsiz, yüreğinin aynı onlar gibi parıldadığını ve ulaşılmaz güzellikte olduğunu bilirdi. Ve ben artık ona olan sevgimi kendi benliğimde saklamaya karar verdim.
Beklemek ne kadar zorlaşmıştı benim için bilemezsiniz, beklemeye tahammülüm yoktu.Bir an önce her şey olup bitsin istiyorum diye, bazı güzel insanları rahatsız bile ettim. Günümüz hız çağı ya belki bende bu hız hastalığına yakalandım. Kalbimde olan kadını bile yazılarımla ilan ediyorum herkese. ‘Aşk sır ilen olur’ diyen Neşet Baba’yı unutmuşum ben. Ve sanırım artık bu çenebaz kalbime sessizlik gerekiyor .