“Ey insanlar! Biz sizi bir erkek, bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır. “49-Hucurat Suresi 13
Ayetten de anlayacağım gibi Yaradan üstünlüğü bir ırka, bir kabileye veya erkek, kadın gibi bir cinsiyetten olmaya değil, Allah’ın dinine titizlik ve Allah için hatalardan sakınma tipi manalara gelen “takva ”ya bağlamıştır. Bu böyleyken, bazı kendini bilmez “dindar” lar(!) Kendilerine modern köle olarak kadını seçmişlerdir. Tabii buna da her yerde kabul gören bir kılıf bulmaları lazımdı.
21. Yüzyılda “din” kalpleri birleştirmek, bir sevgi bağı kurmak için değilde; normal şartlarda hiç bir şekilde kabul ettiremeyecekleri hâl ve davranışları din ile bağdaştırmaya çalıştırmışlardır. ( tabii ki de bu zulüm ve hâk bilmez halleri din üzerinde o kadar eğreti duruyor ki! Bu neden dolayı 14 asırdır böyle insanlar hiç bir zamana İslamiyet’le bütünleşmemişlerdir ve bu eğretilik her zamana göze batmıştır. Sadece kendi çıkarına bu mukaddes dini kullanıp, bu dünyadan koca bir hiç olarak gitmişlerdir.)
“Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, korunup sakınan erkekler, korunup sakınan kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça hatırlayan erkekler ve Allah’ı çokça hatırlayan kadınlar; bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ödül hazırlamıştır. 33-Ahzab Suresi 35”
Kuran’ın büyük bölümü genele hitap olsa da, bu ayette olduğu gibi Allah’ın kadın ve erkeği ayrı ayrı vurguladığı ve hiç birini birimden üstün kılmadığı ayan beyan ortadadır.
Peki, bu kadar kendini bilmez insan, eksik ve cehennemlik ilan ettiği kadını, ezik karakterli bir varlığa dönüştürüp, kayıtsız şartsız erkeğin hâkimiyetine nasıl girmesini sağlıyor? Tabii ki de kendi uydurma hadisleri ve kulaktan dolma bilgileri ile… ( biz genel olarak her şeyi okuyarak değil de, kulaktan dolma hikâyelerle ve bilgilerle öğrendiğimiz için çoğu kadın kayıtsız şartlar kendine dayatılan, kölelik sistemin içine girmiş oluyor!)
İşte o uydurma hadisler:
“Kadınlara danış fakat aksini yap” (Acluni, Kişfu’l Hafa, 1529; 2, 4), (Beyruti, Esne’l-Metabib, 785) sözüdür. Hadis alimleri bu rivayete uydurmadır derler. Hz. Muhammed (sav) istişarenin ne kadar öneli olduğunu her fırsatta nasihat etmiştir ve hayatını her devresinde uygulamıştır. Hz. Peygamber, ilk vahyi aldığı gün korkusunu ve endişesini ilk önce eşi ile paylaşmış, olanları anlattıktan sonra “Kendim hakkında endişelendim!” diyerek ilk önce ona danışmıştır.
“Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar üzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim.” Kadına karşı olumsuz bir önyargı oluşturarak saygıdan, merhamet uzak bir ilişkiyi besleyen uydurma rivayetler, kadın ve erkeği birbirlerinin yanı başında değil karşısında olduğunu dikte etmek sadece kadına değil, erkeğe de zarar vermişti.
Efendimizin perspektiften bakmayı hiçbir zaman beceremeyen insanlar uydurmaların arkasına sığınarak, efendimiz ağzından konuşmaya cesaret edebilmişlerdir.
Bir de bu olayın feministler tarafı var ki!
Feminizmin adı altında birçok kadın, hem cinslerine yaratılış fıtratlarına olmayan bir hayat sunmaya çalışıyorlar!
Eşit haklara sahip olmak istiyorlar ama eşit sorumluluktan kaçma için erkeği her zamana bir düşman gibi görüyorlar. Feministler, kadınların sadece kendi işlerini yapmakta kalmayıp, erkeklerin yaptıklarını yapmaları gerektiği konusunu yaymaya çalışıyorlar. Bu da dünya üzerinde dengeleri bozulmasına neden oluyor. Batılı yazar Nansi Li Dmeos (Nancy Lydmvs) bu bağlamda şöyle yazıyor: Kadınların ev hanımlığından hoşnut olmamaları ve onları evden dışarı çıkartma çabaları, onların eskiye göre daha fazla stres altında olmalarından başka sonucu olmadı, nitekim bir çok kadın artık uzman ve ilaç yardımı olmaksızın yaşayamıyorlar. Feministlerin en büyük hatalarından biri ise, kadın ve erkeğin temelden aynı olmasıdır. Fakat kadın ve erkekler sadece fiziksel değil, psikolojik açıdan bir birbirinden farklıdırlar. Batılı sosyolog Steven Goldberg bu bağlamda şöyle diyor: Temel gerçek şu ki kadın ve erkekle, genlerinden davranış ve düşünce tarzına kadar birbirinden farklıdırlar.
Bir çok batılı düşünür, kendi eserlerinde feministlerin hata ve yanlışlıklarını açıkça beyan ediyorlar.
Her kesim kendince kadını bir dengesizliğin içinde var etmeye çalışıyor. Oysa ki her canlı fıtratı dışına çıkarsa yaşayamaz; bir kuşu yüzmeye, bir balığı da uçmaya mahkum edemezsiniz. Kadın ne bir köle, ne de herkesin sorumluğunu üstüne alacak süper kahramandır.