Cinsel ilişki, eşli olan her canlının var olduğu zamandan günümüze kadar gelen doğal bir dürtüdür. Üreyen her canlıda cinsellik arzusu hakimdir. Fakat bu dürtüyü gösterme yolları farklıdır. Örneğin balıklar döllerini bırakırken insanlar ve birçok diğer hayvan fiziksel birleşme sonucu cinsel ilişkiye girerler. Bu cinsel birliktelik durumu ilişkiye giren her iki taraf için de aynı derece haz ve sorumluluk duygusunun hakim olduğu bir döngüdür.
Fakat günümüzde bazı kesim açısından bakıldığında bu durum farklı şekillerde algılanmaktadır. Kimisi bu duruma ataerkil bir bakış açısı ile bakıp sadece erkeğin haz alması ve sadece erkeği tatmin etmek için yapılan bir eylem olarak bakmakta kimisi ise özellikle kadınlar için namusu pisleten ve utanılması gereken bir olay olarak görmektedir. Şu unutulmamalıdır ki bu tek kişilik değil iki kişilik yapılan bir eylemdir ve erkeğin tatmin olup haz almasının yanında kadının da gerçekleşen olaydan aynı derecede haz alması gerekir. Fakat toplumsal olarak beynimize işlenmiş düşünceler bu durumu zorlu bir hale getirmektedir. Örneğin çoğu toplumda erkeklerin cinsel ilişkiye girmesi ödüllendirilecek bir durumken aynı cinselliğe bir kadın girdiği zaman kötülenip o kadına farklı bir bakış açısıyla bakılmaktadır.
Bu tür olaylara şahit olmuş çoğu kız çocuğu ise zaman içinde psikolojik olarak cinsellikten uzaklaşarak cinselliğe ayıp ve utanılacak bir olay gözüyle bakar. Bu bakış açısı kadınların yaşı ilerledikçe bir sorun olarak karşısına çıkmaktadır. Çünkü zamanla kendini cinsellikten uzaklaştırmış olan birey bir gün bununla yüzleşeceğinin farkındadır. Bu yüzleşme onu gittikçe korkutmaktadır ve sonuç olarak cinsellik zevk alınması gereken bir olaydan yerine korkulması ve acı çekilmesi gereken bir eylem algısına dönüşmektedir.
Yine özellikle kadınlar arasında anlatılan ‘ilk’ ve ‘acı’ kavramlarının bir arada bulunduğu hikayeler daha önce cinsellik yaşamamış olan kadınların gözünü daha da çok korkutmaktadır. Fakat buradaki ana mantık yine büyümekte olduğumuz durumla ilgilidir. Yani erkekler de kadınlar kadar bu olayın karşılıklı yapıldığının farkında olmalılardır ve ona göre bir davranış sergilemelilerdir.
Cinsel ilişkiye girmeden önce iki tarafın da rızası olmalıdır. Eğer bir taraf kendini hazır hissetmiyorsa ortada bir zorlamanın olmaması gerekmektedir. Zorlama olduğu sürece o kişi bu olayı kafasında daha çok büyüterek olayı olmadığı halde daha acı verici şekillerde algılaması mümkündür.
Bir diğer önemli nokta ise cinsellik sırasında iki tarafta nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını sık sık dile getirmelidir ve hoşlanmayan davranışlar tekrarlanmamalıdır.Bu davranışları dile getirdiğiniz taktirde iki taraf da birbirini daha iyi tanır ve yaşanan cinsel birliktelik sırasında daha çok haz alırlar.Cinsellik sonrasında ise iki tarafın da birbirine ilgi göstermesi yine psikolojik olarak yalnız olmadığımızı hissetmemiz açısından önemlidir ve cinsel birliktelik sonrası özellikle kadınlara yönelik olan hakaret ve yorumların olmaması kadın tarafından cinselliğin kötü bir şey olmadığı algısını güçlendirmektedir.
Kısaca hem erkeğin hem de kadının birbiriyle empati yapması ve eşit derecede olduklarını kabul etmesi durumunda iki tarafın da haz aldığı güzel bir cinsel birliktelik yaşanmaktadır.