Kodlama denilince akla bilgisayarlar ve günümüzün yüksek teknoloji ürünleri geliyor. Peki, hiç düşündünüz mü insan kodlanabilir mi? İnsanı makinelerden ayrı kılan nedir? ve insan davranışına etki eden süreç nasıl işler? Gelin elimizden geldiğince bu sorulara cevap bulmaya çalışalım.
İlk olarak davranışlarımızın ve düşüncelerimizin arka planını oluşturan süreçten başlayalım. Doğduğumuz andan itibaren zihnimiz çevremizdeki olan biteni anlamaya çalışıyor. Görsel ifadeler gözlerimiz aracılığıyla sinyaller şeklinde beynimize iletiliyor. Böylece ilk öğrenim sürecimiz başlıyor. Aşina olmaya başlıyoruz. Sonra sesleri anlamlandırmaya çalışıyor zihnimiz. Kelimelerle tanıştığımız görselleri ve sesleri tanımaya başladığımız ve tekrarın anlam kazanmaya başladığı an işte kodlama başlıyor.
Duyu organlarımızla algıladığımız her bir uyarıcı aralarında sayısız bağlar kurmaya başlıyor. Sonra aile büyük resmin en büyük parçası, yani insanın bütününe etki eden oluşum devreye giriyor. Zihin kodlamalarımızın büyük bir çoğunluğunu aile şekillendiriyor. Geriye kalan kısmı ise eğitim, çevre, deneyimler vs. Doğan her bebek masum ve zararsız olarak dünyaya geliyor. Sonrasında ise oldukça karmaşık gelişim süreci başlıyor. Şöyle düşünelim Adolf Hitler, bebekken ne kadar sevimli, masum ve zararsızdı. Diğer tüm bebekler gibi o muhteşem koku vücudundan yayılıyordu. Kim tahmin edebilirdi ki bu bebek büyüyecek, ardından 13 milyon insanın ölümüne ve çok büyük acılar çekmesine neden olacak? Tarihe kanlı bir geçmiş bırakacak ve toplumların değişimine etki edecekti. Bir bebekten bir katil yaratan süreç nasıl işliyordu?
Dünya üzerindeki tüm katiller bebek haliyle oldukça masumdu. Aynı zamanda bu yazıyı yazarken kim bilir kaç geleceğin katili doğdu? İnsanın zihnine müdahale etmemizin tek yolu (eğer beyin cerrahı değilsek) kelimeler ve görseller oluşturmaktır. Toplum öğretileri aile ve çevre yoluyla daha ilk aşamada minik zihinlere empoze edilmeye başlıyor. Hayatın karşımıza çıkardığı deneyimler bizim farklı kişilik yapılarına sahip olmamıza neden oluyor. Zihnimizin olayları ve kelimeleri süzgeçten geçirmesinden arta kalan sayısız duygular ve davranışlar oluyor. Peki bu süreçte kodlanmaya açık insanı genelleme yapılarak istediğimiz gibi hareket eden bir makineye dönüştürebilir miyiz? İnsanı makineden ayrı kılan nedir?
Deneyimlerimden ve araştırmalarımdan yola çıkarak bu soruya çok kısıtlı bir cevap verebilirim. İnsan zihni istediğimiz yapıya büründürmek için oldukça esnek bir yapıya sahiptir. Bir çok faktör devreye girebilir ve biz yazdığımız algoritmalardan oldukça farklı bir çıktı alabiliriz. Yani kısmi olarak değiştirebiliriz. Burada bilim ve manipülatif teknikler devreye giriyor. Psikoloji, sosyoloji ve antropoloji insanı genelleme yapılabilir ve öngörülebilir kılsa da bu pek mümkün görünmüyor.
Yıllardır bir çok ülkenin istihbarat birimleri bu konuda pek çok araştırma yapıyor. Algı Yönetimi ve manipülasyon teknikleri sınırlı biçimde etki ediyor. Yine de insan maruz kaldığı ya da bırakıldığı kodlamalar vasıtasıyla değişim sürecine giriyor ve etkileri çok farklı biçimlerde olabiliyor. Politik, ekonomik, kültürel ve çevresel faktörler insanı şekillendiriyor. Bir daha ki yazımda daha detaylı değinmeye çalışacağım. Sağlıklı kalmanız dileğiyle!