Son tahlilde, şuan için en büyük kaygımız:
Gelecek ve belirsizlik.
Gerçekten de Koronavirüs’ün tüm dünyayı yakıp geçmesi, insanların din, dil, ırk, renk gözetilmeksizin hayattan birer birer yitip gitmeleri…
Gerçekten de çok üzücü ve dramatik.
İnsanoğlu için gerçekten de çok zor bir dönemden geçilmekte. Kamuoyunda birçok tartışma sergilenmekte. Aşının ne zaman bulunacağı veya bulunan aşının nasıl tatbik edileceği…
Öte yandan…
“İzolasyon” stresi… Gerçekten de bu sıralar, köşeyazarları, bilim insanlarına, gelecek bilimcilere dikkat çekmekteler.
Ama, burada söz konusu olan, sanki bu toplum üzeri kişilerin, insanları bir şekilde korkuttukları veya tedirgin ettikleri yönünde.
* * * *
Gerçekten de… Son zamanlarda, bu salgın üzerine farklı görüşler ileri sürüldü. Bunun, bir yeniden dizayn sürecinin bir parçası olduğu, insanların izolasyona zorlandıkları vb…
Şöyle baktığınızda… Evet, küresel plan dizaynı yapan “üst akıllar”, belki artık konvansiyonel taktiklere, stratejilere, yöntemlere ihtiyaç duymuyorlar.
Dijitalleşen dünyayı, çağın altyapısına uygun olarak şekillendirme ve yönlendirme. Boşuna eli kalem tutan yazar-çizer tayfası, “post-truth” zamanından bahis açmıyorlar!
Önümüzde duran tablo: Bulutsu… Doğru düzgün grift alan görüntülenemeyince, insanların ve kamuoyunun, geleceğe ve yaşanana dönük endişeleri büyümekte.
Bir de üzerine hakikatler perdelenince, insanlar, izole edilince ve yine beyinler uyuşturulunca, bir süreliğine yine akıl tutulması devam edecek:
Ama ya sonrası?
(……………)