Bu hafta felsefe grubumuzda Sofistler ve Sokrates konuştuk. Sofistlerden beslenerek kendini tam da felsefenin ortasına yerleştirmiştir Sokrates. Avrupalılar tarafından Antikçağın başfilozofu kılınmıştır. Ardında kendine ait hiçbir eser bırakmadığı halde, felsefe tarihi Sokrates’ten önce ve sonra diye ikiye ayırılır.
Sofistler gezgin öğretmenler olarak bilinirler ve para karşılığında ders anlatarak ünlenmişlerdir. Sokrates’i sofistlerden ayıran en büyük fark Sokrates’ in bilgisini para karşılığında sunmamasıdır.
“Sadece bir iyi vardır, bilgi; ve sadece bir kötü vardır, cehalet.”
Sokrates özel hayatında zor sınavlar vermiştir, buna rağmen her an, ölümün karşısında bile dimdik ayakta durmayı başaran ve belki de bu yüzden bilge sıfatını tam anlamı ile hakkeden nadir filozoflardandır. Oldukça varlıklı bir ailede dünyaya gelsede, kendini rahat bir hayatın rehavetine kaptırmamıştır. Ve her ân Atina sokaklarında gençlere gerçek erdem ve ahlakı öğretmeye çalışmıştır.
“Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim.”
Sokrates için bilgi ve imkan, bir potansiyeldir. Bu yüzden insan ömrü boyunca bilginin ve erdemin ne olduğunu bulmalı ve öğrenmeliydi. İnsan önce kendini bilmeli ve tanımalıydı. Ünlü filozof kendine özgü öğretim teknikleri geliştirmişti. Bunlardan birincisi: ebe olarak doğurtma sanatı. Hiç geometri bilmeyen bir köleye bile bu yöntemle problemler çözdürmeye çalışmasını altındaki sır, her insanın ruhunda bu dünyaya gelmeden önce her şeyin bilgisinin saklı olduğudur. Doğru bir teknikle yaklaşıldığında, ruhtaki bu gizli bilginin yavaş yavaş zihne akmaya başlayacağıdır. İkinci yöntem ise; çapraz sorgulama yöntemi. Bir soru ortaya atarak, kendi kusurlarını kendilerini görmesini ister.
“Bir yargıç, iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir.”
Ve beklenen son; Sokrates toplumun hassasiyetlerine dikkat etmediği için ve gençlere kötü örnek olduğu gerekçesi ile idama mahkum edilmiştir. Birçok sofist Sokrates’i savunmak istesede, bilge filozof davasını kendi savunmuştur. Para karşılığında serbest bırakılacağı söylensede, bu yöntemle kurtulmanın erdemli bir davranış olduğu kabul etmemiştir ve Sokrates’in hayatı elinden alınmıştır, ama ardından kurulan okullar adının ölmesine izin vermemiştir. Ünlü filozofun sokak sokak gezerek yetiştirdiği öğrencileri fikirlerini ve düşüncelerini yaşatmak, bu düşüncelerin bazılarını geliştirip onlara yeni boyutlar katmak üzere felsefe sahasına çıkmış ve Sokrates okullarını açmışlardır.
“Ne kadar az şey istiyorsan, o kadar Tanrı’ya yakınsın!”