Tüm umutsuzluk denklemlerinin ortak kesişim noktasıymışım.
Olumsuz, ümit vadetmeyen her cümle bana çıkıyormuş.
Ne konuşabiliyorum, ne gelebiliyorum nede hayal edebiliyorum. Direnç sağlasa da yüreğim bütün acınası hallere, ilk kelimede yıkılır oldu bedenim ölümsüz acılara.
Yaşanan hayal kırıklıklarına karşı ne kadar optimist olmaya çalışsam da her güzel şeyin sonunda yine de bir şekilde olaylar pesimist bir karşılıkla tokadı çarpıyordu düşlerime.
Ne yapmak lazımdı ? Dünyadan vaz mı geçmek gerek diye düşünürken, senin içinde olduğun acı veya tatlı her şeyden de vazgeçmiş olmayacak mıydım. İlk düşünüp ilk elediğim şık oldu.
Başka bir acı olsun istedim senin kini bastırsın diye fakat daha acısı yoktu zaten.
Yada başka bir mutluluk. Ama maalesef sen zaten cennetin en güzel çiçeğiyken daha fazlası imkansızlık durumu oluyordu.
Evet en sonunda buldum. Ben ben olmayacaktım. Görünüşüm, fikirlerim, hayallerim, yeme içme alışkanlığım, tüm zevklerim değişecekti. Yani ben bi başka ben olacaktım.
Tıpkı senin benden gittikten sonra ki sen olmayışın gibi …
Ölmeyin lan ölmeyin. Size acı çektirenlere inat onların hiç sevmeyeceği kişi olun. Bırakın onlar sizin karşınızda acınası bir hale bürünsün …