MACARİSTAN
Macarların Kökleri
Macarların ya da Avrupa`da bilinen adı ile Hungarların kökenleri tam bilinmesede 9.yüzyılda Avrasya ovalarında yaşamış göçebe topluluklardan biri olduğu düşünülür.
Macaristan Krallığı [1000-1526]
Macaristan, tahta çıkan 1.Istvan Estergon şehri merkez olarak kabul edilerek Hristiyan bir krallık ilan edilir. Karadeniz`den Adriyatik denizine kadar genişletilen Macar sınırları bir süre Napoli krallığının topraklarını işgal etmiş. 1485 yılında aralarında Viyana`nın da bulunduğu birçok yeri fetih etmiş.
Yeni Çağın Başlarında Macaristan [1526-1718]
Osmanlı devleti ile 150 yıl boyunca değişik dönemlerde, ülkenin güney bölgesinde yapılan savaşların çoğunu kayıp etmiş ve Türkler tarafından ülkenin birçok bölgesi ele geçirilmiştir, ilerleyişini 1556 yılına kadar devam ettirmiş. Bu dönemden sonra ülke politik kaosun içine sürüklenmiş. Başkent Buda ve geri kalan Orta Macaristan toprakları Osmanlı devletine devredildi. Bu dönemde başkent Pozsony yani bu günkü Slovakya`nın başkenti Bratislava.
18.Yüzyıl [1718-1780]
Bu dönem Macaristan tarihinde toparlanma dönemi olarak kabul edilir. Bu günkü Avusturya, Almanya, Slovakya, Romanya ve Sırbistan
`dan bölgeye göçmenler gelmiş, yıkılan köy, kasaba ve kentler tekrar inşaat edildi.
1848 İhtilali [1848-1849]
İhtilal 15 Mart 1848 yılında Peşte ve Budin [bugün ki Buda] da kansız olaylar ve protestolarla başladı. Tüm göstericiler Macaristan`ı Hamburg İmparatorluğundan kopararak özerk bir bölge olmasını istedi. Ancak Hamburglular bunu kabul etmedi.
Avusturya-Macaristan dönemi [1867-1918]
1867 yılında Macarların baskısı sonucu Avusturya ile ikili monarşi kurulmuştur. Her iki ülkenin ayrı parlamentoları ve anayasaları vardı. Osmanlıları Ruslar ile savaşından sonra 1878 yılındaki Berlin kongresinde Avusturya-Macaristan imparatorluğuna Bosna-Hersek toprakları elde edildi. Slav uluslar özellikle Çekler ve Slovenler Bosna`nın ülkeye katılmasından rahatsızlık duydu. 28 Haziran 1914 yılında Avusturya veliahtı Franz Ferdinand Bosna`nın başkenti Saraybosna`da [Sarajevo] bir Sırp milliyetçisi tarafından suikasta uğramasıyla 1.dünya savaşı başladı.
Doğu Cephesi
Savaşın başında Ruslar, ülkenin Galiçya bölgesini ele geçirdi fakat ilerde Alman, Osmanlı ve Bulgar desteği ile bölge geri alındı.
İtalyan Cephesi
1914-1917 yılları arasında, iki devlet karşılıklı olarak birbirlerine saldırdı. Ancak iki devletin bu durumdan bir faydası olmadı ve çok miktarda asker kaybı yaşadılar. 1917 yılında Alman desteği ile Avusturyalılar cephede üstünlük sağladı. Ancak 1918 yılında İtalyanların sert saldırıları nedeniyle alınan topraklar geri verilir.
İmparatorluğun Dağılışı
İhtilaf devletleri ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında, 3 Kasım 1918 tarihinde Villa Giusti Antlaşması ile ateşkes sağlanmıştı. Aynı sıralarda Hamburg Hanedanlığı tahtan çekilmiş ve Viyana`da Avusturya cumhuriyeti ilan edilmiştir. Daha sonra Macaristan`da bağımsızlığını ilan etmiş ve İmparatorluk tamamen dağılmış.
2.Dünya Savaşı Dönemi
Nazi Almanyası ve Faşist İtalya Macaristan’ın Triyanon Antlaşması ile kaybettiği toprakları barışçıl yollarla geri almasına çalıştılar. Viyana Hediyeleri ile de Macaristan’ın Çekoslovakya’nın bir kısmını ve Transilvanya’yı geri almasını sağladılar.
Pál Teleki, 20 Kasım 1940’ta Almanya’nın baskısıyla Macaristan’ı Üç Güç Paktı’na katılmasını onaylamıştır. Diğer yandan da Aralık 1940’ta Yugoslavya ile uzun ömürlü olmayan “Sonsuz Dostluk Antlaşması”‘nı imzaladı. Birkaç ay sonra, Yugoslavya’daki ihtilalin Almanya’nın Sovyetler Birliği’ni işgal etme planını tehdit etmesi sebebiyle Hitler Macarların Yugoslavya’nın işgalinde destek vermelerini istedi. Bu ortaklığın sonucunda da Birinci Dünya Savaşı sonunda kaybedilen Macar topraklarının geri verileceği sözünü verdi. Macaristan’ın savaşta Almanlarla birlikte olmasına engel olamayan Teleki intihar etti. Aşırı sağcı László Bárdossy de bir sonraki başbakan oldu. Sonuçta bugünkü Slovenya, Hırvatistan ve Sırbistan’da bulunan ufak topraklar Macaristan’a katıldı.
Doğu Cephesi’nde savaşın başlamasıyla, savaşa katılma konusu Macar yetkililer arasında tartışmalara sebep oldu. Sonuç olarak Macaristan 1 Haziran 1941’de Almanların yönetimi altında savaşa girdi. Macar elit askerlerinden oluşan Karpat Grubu güney Rusya’da oldukça ilerleme kaydetti. Uman Muharebesi sırasında Karpat Grubu 6. ve 12. Sovyet Orduları’nın çevrelenmesinde görev aldı. 20 Sovyet tümeni ele geçirildi veya yok edildi.
Macaristan’ın Almanya’ya olan bağlılığından endişelenen Amiral Horthy Bárdossy’yi istifaya zorladı ve yerine Miklós Kállay’ı getirdi. Miklós Kállay Bethlen hükûmetinde görev almıştı ve muhafazakâr bir çizgiye sahipti. Kállay Bárdossy’nin Kızıl Ordu karşısında Almanya’yı destekleme politikasına devam ederken gizlice Batılı güçlerle müzakerelere başladı.
Stalingrad Muharebesi’nde Macaristan İkinci Ordusu çok ciddi kayıplar verdi. Stalingrad’ın Ocak 1943’te düşmesinden kısa bir süre sonra İkinci Ordu varlığını devam ettiremedi.
Amerikalılar ve İngilizlerle gizli müzakereler devam etmekteydi. Ancak bunun farkında olan Hitler Nazi güçlerine Margarethe Operasyonu’na başlamaları emrini verdi ve Mart 1944’te Macaristanı işgal etti. Hırslı bir Nazi destekçisi olan Döme Sztójay, Nazi Orduları yöneticisi Edmund Veesenmayer’in desteğiyle yeni başbakan oldu.
Kötü şöhretli SS Albayı Adolf Eichmann Macaristan’a Yahudilerin işgal edilmiş Polonya’daki Alman ölüm kamplarına gönderilmesini denetlemeye gitti. 1944 yılında 15 Mayıs-9 Temmuz arasında 437,402 Yahudi Auschwitz Toplama Kampı’na gönderildi
1944 Ağustos’unda Horthy, Sztójay’ın yerine anti-faşist General Géza Lakatos’u getirdi. Lakatos yönetiminin içişleri bakanı olan Béla Horváth jandarmaya Macar vatandaşlarının sürgün edilmesini engellemeleri emrini verdi.
Eylül 1944’te Sovyet güçleri Macar sınırını geçtiler. 15 Ekim 1944’te Horthy Macaristan’ın Sovyetler Birliği ile ateşkes imzaladığını ilan etti. Ancak Macar Ordusu ateşkesi görmezden geldi. Almanlar Panzerfaust Operasyonu ile Horhy’nin oğlunu kaçırarak onu ateşkesi feshetmesine, Lakatos’un yerine Ok Haç Partisi’nin lideri olan Ferenc Szálasi’yi getirmesine zorladılar. Ferenc Szálasi Millî Birlik Devleti’nin başbakanı oldu ve Horthy politikadan çekildi.
Szálasi Nazilerin desteğiyle başta Budapeşte’dekiler olmak üzere Yahudilerin sürgününü tekrar başlattı. Binlercesi de Ok Haç Partisi üyelerince öldürüldü.
28 Aralık 1944’te Béla Miklós başbakanlığında Macaristan geçici hükûmeti kuruldu. Ancak Miklós da ve Szálasi de hükûmetlerinin meşruiyetini iddia etmekteydi. Ok Haç Partisi’nin yönetim alanı gittikçe daralırken Almanlar ve Szálasi destekçileri Ruslara karşı savaşmaya devam ettiler. Kızıl Ordu 29 Kasım 1944’te Budapeşte’yi kuşattı ve Şubat 1945’e kadar sürecek olan Budapeşte Muharebesi başladı. Macaristan Birinci Ordusu’ndan kalan birliklerin çoğu ise 1 Ocak ile 16 Şubat 1945 arasında Budapeşte’nin 200 km kuzeyinde imha edildi. Sonuç olarak 13 Şubat 1945’te Budapeşte koşulsuz bir şekilde teslim oldu.
20 Ocak 1945’te Macar geçici hükûmetinin temsilcileri Moskova’da ateşkes imzaladılar. Szálasi hükûmeti üyeleri ise ülkeyi mart sonunda terkettiler. Resmi olarak Macaristan’daki Sovyet operasyonları 4 Nisan 1945’te son Alman birlikleri de ülkeden çıkana kadar devam etti. 7 Mayıs 1945’te General Alfred Jodl, Alman kuvvetlerinin koşulsuz teslimini kabul etti.
Macar Bilimler Akademisi’nden Tamás Stark’ın değerlendirmesine göre Macaristan’ın 1941-1945 arasındaki kaybı 110-120,000’i ölü, 200,000’i kayıp ve savaş esiri olmak üzere toplam 300,000-310,000’dir. Macaristan’ın kayıpları Slovakya, Romanya ve Yugoslavya’dan katılan topraklardan askere alınan 110,000 kişi ve askere alınan 20-25,000 Yahudi’yi de içermektedir. 45,000’i 1944-1945 arasındaki hava operasyonları sonucu ve 20,000’i soykırımda öldürülen Romanlar olmak üzere 80,000 sivil kayıp verilmiştir. Holokost sebebiyle hayatını kaybeden Yahudilerin sayısı ise 600,000’dir.
Macaristan Ekonomisi
İhracat odaklı bir ekonomiye sahip olan Macaristan, uluslararası ekonomik konjonktürün yarattığı risklere açıktır. Dış ticaretinin büyük bir bölümünü AB ülkeleriyle yapan ülke, Euro’ya geçiş için gerekli hazırlıkları da sürdürmektedir. Temel ürün gruplarına göre dış ticaretinin dağılımında, makineler, elektronik eşyalar ve nakliye araçları ülkenin ithalat ve ihracatında ana sektörler olarak öne çıkmaktadır. İthalatın yaklaşık %50’sini, ihracatın ise %60’ını bu üç sektör gerçekleştirmektedir.
Macaristan Hakkında Temel Bilgiler
Macaristan (Macarca: Magyarország, Macarca telaffuz: Orta Avrupa’da Karpatlarda kurulu olan ve denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Komşuları; batıda Avusturya ve Slovenya, kuzeyde Slovakya, doğuda Romanya ve Ukrayna, güneyde Sırbistan ve Hırvatistan’dır. Başkenti Budapeşte olan Macaristan, OECD, NATO, AB, Vişegrad Grubu ve Schengen üyesidir. Ülkedeki resmî dil, Fin-Ugor dillerinden olan ve Avrupa Birliği’nin 24 resmî dilinden biri olan Macarcadır. Bu bağlamda Macarca, Avrupa Birliği’nde Fince, Estonca ve Maltaca ile beraber Hint-Avrupa dillerinden olmayan dört dilden biridir.
Hüküm süren Kelt (MÖ 450 sonrası) ve Roma (MÖ 9-5. yüzyıl) dönemlerinden sonra Macaristan’ın kuruluşu 10. yüzyılda Doğu Roma tarafından 1000 yılında tahta oturtulan I. István’ın büyük büyükbabası Árpád önderliğinde Macarların Asya’dan bölgeye gelişiyle Macaristan tarihi başlamaktadır. Macar Krallığı çeşitli kesintilerle de olsa 946 yıl varlığını sürdürdü. Bu süreçte de Batının kültürel merkezlerinden biri oldu. Zamanının süper güçlerinden olan Macaristan, ittifak devletleriyle girdiği I. Dünya Savaşı’nı kaybedince ülke topraklarının üçte ikisinden fazlasını 3.3 milyon etnik Macar halkıyla beraber kaybetti.[1] Buna neden olan ve 1920 yılında imzalanan Trianon Antlaşması, Macar tarihinin en kötü olaylarından biri olarak kabul edildiği gibi, ağır şartlarıyla bilinmektedir.[2][3][4] II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası ile birlik olan Macaristan, bunun ardından Sovyet Rusyası tarafından ele geçirildi ve 1947 ile 1989 yılları arasında komünist yönetimi benimsedi. Bu dönemde Macaristan, 1956 Macar Devrimi gibi olaylarla uluslararası bir tanınırlık elde etti. 1989 yılındaki devrimle Doğu Bloku’nun çökmesiyle sınırlarını Avusturya’ya açtı. Bu yıldan sonra da parlamenter cumhuriyet sıfatını elde etti. Bugün ülke geniş gelire sahip bir ekonomi barındırmaktadır.[5] Ayrıca bölgesel bazı kaynakları da tekelinde bulundurmaktadır.[6][7]
Önceki on yılda Macaristan dünyanın onuncu dinamik ekonomisi olarak gösterildiği gibi [8] dünyanın on beş turistik merkezinden biridir.[9][10] Aynı şekilde başkent Budapeşte, dünyanın en güzel kentlerinden biri olarak gösterilmektedir.[11][12] Ülkedeki Hévíz Gölü, dünyanın en büyük ikinci termal gölüdür. Yine Balaton Gölü, Orta Avrupa’daki en büyük göldür. Son olarak Hortobágy, Avrupa’nın en geniş otlağıdır.
Başkent Budapeşte
Budapeşte, Macaristan’ın başkentidir. Aslında Tuna nehrinin iki yakasındaki Budin (Buda) ve Peşte’nin 17 Kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir.
Eski yıllarda Tuna nehri Budin’i ve Peşte’yi ayırmıştı. İki şehri birbirine bağlaması için Chain Köprüsü inşa edilmeye başlamıştı. Bu köprü iki şehri birbirine bağlayacaktı. 17 Kasım 1873 yılında köprünün inşa edilmesiyle iki şehir bağlandı ve şehrin adı Budapeşte oldu. Budapeşte, Macaristan’ın politik, kültürel, ticari, endüstri ve ihracat merkezidir. Berlin’den sonra Orta Avrupa’nın en büyük ikinci şehri olup, Macaristan nüfusunun beşte biri, 2016 yılı sayımına göre 1.752.704 kişi Budapeşte’de yaşamlarını sürdürmektedir. Budapeşte coğrafi konumu, tarihî eserleri ve diğer çekicilikleri ile Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biridir. Şehir Tuna’nın batı yakasında Buda (Budin) ve doğu yakasında Peşte şeklinde iki bölüme ayrılmıştır. Tuna’nın batı kı yısında Buda kalesinin çevresindeki görece engebeli bölgede tarihî semtler uzanır. Şehrin iş merkezi ve kalabalık semtleri ise Tuna’nın doğusundaki ovaya açılan düzlüktedir.
Osmanlı Döneminde Budapeşte
Kanuni Sultan Süleyman tarafından ilk olarak 1526’da fethedilen Budin ve Peşte, bir buçuk asırlık bir Türk hakimiyetinden sonra 1686’da elden çıkmıştır. Türk idaresi sırasında, Karadeniz üzerinden Tuna yoluyla İstanbul’dan nispeten kolay ulaşılan bir beylerbeyilik merkezi olduğundan kolayca Türkleşmişti. Ticaret yollarının birleştiği bir yerde bulunan Budin ve Peşte, bir taraftan zengin bir ticaret şehri görünümü alırken, burada kurulan çeşitli vakıflar bu Orta Avrupa şehrine bir Osmanlı yerleşim merkezi manzarası vermişti. 1662 yılında burayı ziyaret eden Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Budin ve Peşte’nin etraflı bir tasviri bulunmaktadır. Evliya Çelebi, Buda’da 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 2 hamam, 8 kaplıca, 9 han, 1 saat kulesi ve 1 bedesten bulunduğunu bildirmektedir. Bunların çoğu bugün ayakta değildir. Sokullu Mustafa Paşa`nın yaptırdığı Mustafa Paşa Camii ve Türbesinin Mîmar Sinan’ın eseri olduğu bilinmektedir.
19.Yüzyıl
19. yüzyılda Macaristan’ın bağımsızlık mücadelesi ve modernleşmesi dönemin karakterini oluşturmuştur. 1848’de Hamburglara karşı başkentte ayaklanma başlamış ve bir yıl sonra bastırılmıştır. Budapeşte 1867 Avusturya-Macaristan Antlaşması ile doğan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun iki başkentinden birisi oldu. Bu uzlaşma Budapeşte’nin I. Dünya Savaşı’na kadar sürecek olan ikinci büyük kalkınma dönemini başlattı. Budin ve Peşte’yi birbirine bağlayan ilk kalıcı köprü olan Zincirli Köprü de 1849’da açıldı. Peşte ülkenin idari, siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel merkezi haline gelmeye başladı. Şehrin gelişmesine bağlı olarak Macaristan’ın kırsal kesimlerinden artan göç Macarların şehirde çoğunluğa sahip olan etnik grup olmasını sağladı. 1851’de Macarlar Budapeşte nüfusunun %35,6’sını oluştururken bu oran 1910 itibarıyla %85,9’a çıkmıştır. Buna bağlı olarak Budapeşte’de en çok kullanılan dil artık Almanca değil Macarca oldu. Diğer yandan 1900’de şehrin nüfusunun %23,6’sı Yahudiydi. Budapeşte’deki büyük Yahudi topluluğundan dolayı 20. yüzyılın başında Budapeşte sıkça “Yahudilerin Mekkesi” ya da “Yudapeşte” şeklinde anılır olmuştu
20.Yüzyıl
. Dünya Savaşı’nın sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yıkıldı ve Macaristan Cumhuriyeti ilan edildi. 1920’de imzalanan Triyanon Antlaşması ise ülkenin bölünmesine ve Macaristan’ın nüfusunun ve topraklarının üçte ikisini kaybetmesine yol açmıştır.
Nehir kıyısında bulunan II. Dünya Savaşı Yahudi anıtı
1944 yılında, II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, Budapeşte kısmen Britanya ve Amerikan hava saldırıları tarafından tahrip edildi. 24 Aralık 1944’ten 13 Şubat 1945’e kadar şehir Budapeşte Muharebesi’nde kuşatıldı. Budapeşte’ye saldıran Sovyet ve Rumen askerleri, Alman ve Macar askerlerine karşı şehri savunmak büyük zarara yol açtılar. Bütün köprüler Almanlar tarafından tahrip edilmiştir. Ancak Zincirli Köprü’deki aslan heykelleri savaşın yıkımından kurtulmuşlardır. 38.000’den fazla sivil çatışma sırasında hayatını kaybetti. Budapeşte’de bulunan 250.000 Yahudi nüfusunun %20 ila %40’ı 1944 ve 1945 başlarında Nazi soykırımı yoluyla öldü. İsveçli diplomat Raoul Wallenberg Yahudilere İsveç pasaportları vererek ve onları konsolosluk koruması altına alarak onbinlerce Budapeşte Yahudi’sinin hayatını kurtarmayı başarmıştır. 1949 yılında, Macaristan Komünist Halk Cumhuriyeti ilan edildi. Yeni komünist devlet Budin Kalesi’ni eski rejimin sembolü olarak görmüş ve 1950’lerde kale ciddi şekilde tahrip edilmiştir. 23 Ekim 1956’da Budapeşte’de demokratik değişiklikler talep eden barışçıl gösteriler başladı. Göstericiler Budapeşte radyo istasyonuna giderek taleplerinin yayınlanmasını istediler. Yönetimse göstericilerin vurulması emrini verdi. Macar askerlerse silahlarını göstericilere vererek binanın ele geçirilmesini sağladılar. Böylece Macar Devrimi başlamış oldu. Göstericiler Imre Nagy’nin başbakan olmasını talep ettiler ve aynı günün akşamında Macaristan İşçi Partisi Merkez Komitesi bu talebi kabul etti. Kalkışmanın en önemli karakteristiği ise Sovyet karşıtı olmasıdır. Nagy başbakan olduktan sonra Varşova Paktı’ndan ayrılacaklarını ve tarafsız olacaklarını ilan ettikten sonra Sovyet tankları isyanı bastırmak için Budapeşte’ye girdi. Çatışmalar 3000’den fazla ölü bırakarak, Kasım ayının başına kadar devam etti. 2006’da devrimin 50. yılına istinaden Şehir Parkı’na yapılan anıt açıldı. Altmışlardan seksenlerin sonuna kadar Budapeşte Doğu Bloku’nun en mutlu “kışlası” olarak anılırdı ve şehir bu dönemde II. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımı sonunda atlatabilmiştir. Yıkılan köprülerden Erzebet Köprüsü ancak 1964’te tekrar inşa edilebilmiştir. 1970’lerde ayrıca M2 ve M3 metro hatları açıldı. 1987 yılında, Tuna kıyısındaki Buda Kalesi Dünya Mirası UNESCO listesine dahil edilmiştir. Andrassy Bulvarı (Milenyum Yeraltı, Hosok tere ve Városliget dahil) 2002 yılında UNESCO listesine eklendi. 1980’li yıllarda kentin nüfusu 2,1 milyona ulaşmıştır. 20. yüzyılın sonlarında ise 1989 Devrimleriyle sivil hayattaki değişim Budapeşte sokaklarına da yansımıştır. Diktatörlük döneminden kalan anıtlar kamusal alanlardan kaldırılmış ve Hatıra Parkı’na taşınmıştır.
Şehrin Ekonomisi
Eskiden ekonominin merkezi Buda iken 19. yüzyıldan sonra ticaret etkinlikleri Peşte’ ye kaymıştır. Büyük bankalar, ülkedeki yabancı şirketlerin çoğu ve en güzel mağazalar Peşte’nin Belvaros semtindedir. Budapeşte temel sanayi (termik santral, çelik ve boru fabrikaları, petrokimya, yapı sanayileri) ve tüketim sanayisi (un fabrikaları, hazır giyim, kereste, kâğıt, matbaacılık, ilaç, kozmetik sanayileri) merkezidir. Ayrıca Comecon çerçevesi içinde, makinalar ve elektrikli makinalar (takım tezgâhları, kamyonlar, demiryolu gereçleri, telefon santralleri, elektronik cihazlar) yapımı da önemli seviyelere ulaşmıştır. İkinci Dünya Savaşında Budapeşte büyük bir hasar görmüştü. Fabrikaların ve meskenlerin neredeyse tamamı ya yıkıldı ya da hasar gördü. Bütün köprüler yıkıldığı için ulaşım da durmuştu. 1945’te Sovyet orduları Budapeşte’ye girdiğinde nüfus dörtte biri kadar azalmıştı. Şehrin inşası yıllar sürdü. 1950’de çevredeki köy ve ilçelerin katılmasıyla genişletildi. Sanayileşme tekrar başladı ancak çevre il ve ilçelere yayılması için de tedbirler alındı. Şehrin Tuna üzerinde her zaman önemli bir kavşak noktası olması, sanayileşme öncesinde yapılan merkezî demiryolları ve Macaristan’a dağılan yolların merkezinde bulunması Budapeşte’nin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. 1970’lerde şehiriçi trafiğinin rahatlatılmasında önemli rol oynayan metro sistemi kuruldu. Temizliği, hızlı ve ucuz olmasıyla Budapeşte metrosu şehrin özelliklerindendir. Macaristan’ın en iyi okulları, Macar Bilimler Akademisi, Orta Avrupa Üniversitesi (Central European University) ve araştırma enstitüleri Budapeşte’dedir.