Bir çocuk kaç yara eder, peki ya bir hayat kaç gülücüktür mesela?
”Tımarhaneye gelin mi getiricen?”
”Alıştırma bu eve kimseyi, halimizi görmesinler!”
Yüreğime dokundu iki cümle, üçüncüyü bekliyorum hüzünle..
Sevmek sarılamamakmış, gülü sabunla yıkamakmış. Eline dokunmadan yüreğe dokunmakmış. Sevgi eksikse bir evde en çok yarayı çocuklar alırmış. Yara almak yarım kalmakmış biraz. Çocuk olamadan büyük olursa, büyüyünce de çocukluk yaparmış insan. Emek vermek bir sayı olsa dört olurmuş mesela. Çünkü ”dört” olmak tamam olmakmış. Dört dörtlük yaşarmış Safiye, daha bir bile olamadan. Ispanak bir kaşık aş olur, nohutlar tek tek sabunlanırsa tam olur. Ama yarımın tamdan büyük olduğunu anlayamamakmış Safiye olmak. Çamaşır suyu hayallerini de silmiş, kirlileri beyazlatıp, hayatını karartmış..
Gülben.. Yaralı kuş, unutulmuş. Yatağı ıslatması sorunmuş mesela ama gözyaşları ıslatınca yatağı sileni olmamış. Umut kuşum benim. Gözlerinin içi gülenim; Gülben’im..
Neriman; yakınlar kadar uzak; uzaklar kadar yakın hayata. Zararı kimseye değil kendinden başka. Vücudundaki yaralar kalbindekiler kadar acıtmıyor, eminim. Cesur kadın’mış anlamın. Anlamın kadar güzel olsun hayatın.
Han! Cevabını merak ettiğim bir sorum var sana. Çöpler mi daha kirli, çamaşır suyuyla silinmiş evin mi? Çöpte kirlenen bedenin, evde kirlenen hayallerin. Çöpte aradığın oyuncağın mı gerçekten, yoksa annen mi, ya da kayıp çocukluğun mu? Neyi bulunca bulacaksın çocukluğunu? Çamaşır sulu bir hayatın pis ama temiz çocuğu. Beş kutu çamaşır suyu kirletilmiş çocukluğu temizlemeye yetmiyormuş, sayende öğrendim..
İnci.. Yarana çiçek ekmişsin sen. Küçük annem. Gözyaşlarıyla değil, gülücüklerinle sulamışsın hayatı. Sahi; bir çocuk kaç yara eder, peki ya bir hayat kaç gülücüktür mesela?
Hepiniz öylesine derin, öyle başka pencerelerden bakıyorsunuz ki hayata. Ama hepinizin penceresi açılıyor aynı sokağa. Hepiniz aynı apartmanda ama kendi halinde, öylesine müstakil hayatlar yaşıyorsunuz ki! Ev içinde ev. Bir ev kaç evi yaşatır içinde? Bir insanın çok acı ettiği hayatta, bir ev de çok ev eder galiba.
Siz küçük kalmış, büyük kardeşler. Çocuk Yetişkinler.. Siz DÖRT kardeş, DÖRT olmuş ama eksik kalmışsınız. Sevgi tamamlasın eksikliğinizi. Sizin adınız ”yaşamak” olsun. Çünkü ”Bir umuttur yaşamak!”. Siz çok yaşayın. Ama unutmayın olur mu, BİR hayatımız var yaşamak için, DÖRT kere yaşamadı hiçbir insan.
dip not: üçüncü cümleyi duydum. ” Çocuklar ailelerinin kusurudur.”
Artık DÖRDÜNCÜ cümleyi bekliyorum. Çünkü Safiye öğretti bana, tamam olmak DÖRT olmaktır, DÖRDÜNCÜ cümleyi de duymaktır. Arkada radyo açık, bir şarkı çalıyor, kadife sesli bir kız şiir okuyor. Şimdi kafam karıştı?
İNSAN DÖRT MÜ OLMALI, YOKSA YARIM MI KALMALI? DÖRT BÜYÜK MÜDÜR YARIMDAN, YARIM MI YOKSA BU APARTMAN’DA EKSİK OLAN?