Çağımızı tesiri altına alan bir güzellik algısı var ve farketmeden de olsa her birimiz uğruna savaş vermekteyiz. Peki bu güzellik ne kadar gerçek ? Ya da şöyle sorayım kişiden kişiye göreceli olan bu kavram en fazla ne kadar gerçek olabilir?
Hayatınızda olan insanları düşünün (mesela en yakın arkadaşınız) Ya o çok güzel/çok yakışıklı olduğu için benim en yakın arkadaşım der misiniz?Elbet görünüş hiç önemli değil demiyorum sadece bir etken olduğunu söylüyorum. Birini hayatınıza alırken görünüşü ile değerlendirebilirsiniz fakat onu hayatınızda tutmaya devam etmeniz kişiliği içindir.
Söyleyenin kim olduğundan emin olmamakla beraber “her şey onu hatırlayan son kişi ölene kadar yaşar” sözleriyle devam etmek istiyorum. Evet bizim gündelik ölüm tanımımıza çok uymuyor. Çünkü biz bedenimiz işlevini yitirip gömüldüğümüzde kendimizi ölü kabul ediyoruz. Ve ardından da toprakla çürüyüp bedenen yok oluyoruz. Peki ya ruhumuz çürür mü? İşte bu söz tam da bunun için. Biz ölmeyiz, bir başkasının hatırında yaşadığımız anılar ile, hayatlarına kattığımız fikirler ile, kazandığımız hisler ve hatta belki bizden onlara kalan eşyalar ile ruhumuzla canlanırız. Toprağın altında veya üstünde insan ancak unutulduğunda ölür. Yani gerçekten ölmek için bile ruhumuza ihtiyacımız vardır.
Çürümeyen bir ebediyet varken yeniden soruyorum güzellik için savaşmaya değer mi, savaşıp kazansak da çürüyen bir şey için kazanmak kayda değer mi?
Son olarak beden güzelliği herkese göre değişir, ruh güzelliği ise evrenseldir. Bedenimizin güzelliği ile belki aynayla barışırız fakat ruhumuzun güzelliği ile tüm dünyayla barışırız.
Güzel kalmanız dileğiyle