“Yaşamak için ne çok neden var ! Balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka nedenler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz,becereilerimizi,yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir,kendimiz olabiliriz.En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz ! “
Jonathan Livingston Martı adlı kitabından beni etkileyen bir cümle. Hayatımız da bizi engelleyen,sınırlar koyan tabularla karşımızda bizi terbiye etmeye kalkan kimimizin eşi,kimimizin ailesi,kimimizin akrabaları ve en önemlisi toplumsal kurallara karşı dik duruşun timsali bir örnek cümle.
Dünyaya gözlerimizi açtığımız an öğrenme bizim için başlamıştır demektir. Hatta anne karnından doğum anına ve ölüm anına kadar. Aile karakter oluşumunun başladığı ilk evredir. Gelecekte nasıl bir insan olacağımızın şekillendiği ilk yer ailedir sonra çevre sonra okul vs.
Bazı insanlar sadece temel ihtiyaçlarını gidermek için yaşar şu hayatta.İyi bir okul,bölüm,diploma,iş,eş,ev,araba.. Sonra yine daha iyi bir ev daha iyi bir araba vs vs..Tıpkı kitaptaki ana karakter Martı Jonathan’ın bağlı olduğu toplum gibi. Tüm martıların tek hedefi yemek ihtiyaçlarıını gidermek için sadece balıkçı teknelerinin başını beklemek onların verdiği artıklarla beslenmek,yükseğe uçmamak vs gibi tabuların olduğu bir topluluk. Sadece Jonathan’ın hayalleri vardı uçmak gibi,özgür olmak gibi.. Önünde ki engeller ailesi,bağlı olduğu toplumun kurallarıydı.Ama Jonathan bıkmadan yılmadan öğrendi en yükseğe uçmayı hatta en yüksekten denizlere derin dalışlar yapıp güzel ve lezzetli balıklar avlayıp karnını diğerlerinden daha iyi şartlarda doyurmayı.
Aynı şey biz insanlar içinde geçerli. Bağlı bulunduğumuz hayat şartları bizleri diğerleri gibi yaşamaya itiyor olabilir. Ama içimizde gerçekten uçmaya, özgür olmaya dair hayalleri olanlar varsa bundan vazgeçmemelidir. Toplumda ayrık otu olmanın belli bedellerini hepimiz ödedik belki de. Belki bazılarımız çok daha büyük bedeller ödedi bunun için. Belki bazılarımız bastırılmış bir ailede toplumda büyüdük,belkide bir hocanın düşük not vererek kaldığımız dersi tüm hayallerimizin önüne bir engel olarak durdu.Hayatlarımızı,hayallerimizi kısıtlayan bir çok neden çıktı belki karşımıza.
İnsan tüm bunlara rağmen,toplumun kendince belirlediği değer yargılarına,kurallarına ,aforoz edip dışlamalarına,kendince belli sıfatlar yapıştırıp iftira atmalarına,dedikodularına,tüm fitne fesatlıklarına rağmen yine de yükseğe en yükseğe uçmaktan asla vazgeçmemeli..
Özgür olmak bedel ister ama var olan hayallerimiz içinde biz bu bedeli ödemeye ne kadar hazır ve razıyız..
Vesselam..