1988 yılında Japonya’nın Misato şehrinde yaşayan genç bir kızdı Junko Furuta. On altı yaşında çalışkan, neşeli, hayat dolu bir kızdı. Okul arkadaşlarından biri olan Hiroshi Miyano, Junko’ya aşık olduğunu ve onunla sevgili olmak istediğini söyledi. Mahallenin kabadayılarından olan aynı zamanda Yakuza’ya (Japon Suç Örgütü) üye olan Hiroshi’ye Junko’nun cevabı tabii ki “Hayır.”dı. Hiroshi’ye “Hayır.” diyen o güne kadar çıkmamıştı, ilk defa istediğini alamamıştı. Hiroshi ve üç arkadaşı bunun üzerine Junko’ya sinsi bir intikam planladılar.
Junko Furuta, okul saatleri dışında part time bir işte çalışıyordu. 22 Kasım günü işinden çıkmış evine bisikletiyle giderken tanımadığı birisi bisikletine tekme atıp onu düşürdü. Bu esnada karşıdan Hiroshi göründü, Junko’nun yanına geldi ve bisiklete tekme atan da oradan uzaklaştı. Junko ve Hiroshi beraber yürüyüp sohbet etmeye başladılar. Hiroshi, yol güzergâhını değiştirip ıssız yerdeki boş bir depoya onu götürdü. Hiroshi, etrafta kimse kalmamasının rahatlığıyla Junko’ya bağırmaya başladı ve ona Yakuza üyesi olduğunu söylerek korkutup deponun içerisine soktu. Junko çaresizlikle Hiroshi’nin dediklerini yaparak depoya girdi.
Junko Furuta: 44 Günlük Çile
Depoda Hiroshi, Junko’ya tecavüz etti ve daha sonra onu otele götürdü yine orada da tecavüz etti. Junko oradan uzaklaşmak istedi ancak Hiroshi izin vermedi ve bu planı yaptıkları diğer üç arkadaşını arayarak olanları anlattı. En büyüğü on yedi yaşında olan Kamisaku Jo, Yasushi Watanebe ve Nobuhari Minato duydukları karşısında heyecanlanıp onlar da Junko’ya tecevüz etmek istediklerini söylediler ve otele gittiler. Junko gelenlerin içinde bisikletine tekme atan Yasushi olduğunu da görünce tuzağa düştüğünü anladı.
Junko’nun çantasını arayan Hiroshi, çantada evinin adresini buldu. Evine gidip ailesine zarar vermekle tehdit ettiler. Junko korkup istediklerini kabul etti ve hepsi birlikte Hiroshi’nin ailesinin evine gittiler. Hiroshi’nin ailesi durumu anladılar ancak oğullarından korktuklarından Junko’ya yardım etmediler.
Junko eve gecikmişti, artık ailesi endişelendiler ve polisle birlikte kızlarını aramaya koyuldular. Bunun haberini alan Hiroshi, Junko’ya ailesini arattırıp bir süreliğine arkadaşında kalacağını ve kendisini de aramamalarını söylettirdiler. Junko’nun ailesinin beklediği bir şey değildi ancak bu duruma müsade ettiler. Ve Junko’nun 44 günlük çilesi başladı.
44 gün içerisinde Junko’nun çekmediği işkence kalmadı. 44 gün boyunca çıplak bir şekilde bir odada hapsedildi su ve yemek verilmedi; hamam böceği, dışkı, idrar yemeye zorlandı. Bir günde defalarca tecavüz edildi. Vajinasına kızgın ampül, şişe, makas yerleştirildi. Bunlar bile ağır kanamalara yol açmışken yine anüsüne havai fişek yerleştirildi ve ateşlendi. Bundan dolayı anüsü parçalandı, tuvaletini tutamaz oldu. Vücudunda, anüsünde defalarca sigara sönüdürüldü. Defalarca çok ağır şekilde dövüldü, ellerinden tavana asılıp ağzından, burnundan kan gelene kadar dövüldü. Yüzü betona yaslıyken defalarca üzerine zıplandı, burnu kanla doldu ve burnundan nefes alamaz hale geldi. Karın bölgesine, yüzüne ağır objeler atıldı ve iç organları çok büyük zarar gördü. Ağırlıklarla elleri ayakları kırıldı. Bir ara kaçmayı denedi ancak içlerinden birisi onu yakaladı ve ceza olarak bacaklarıma benzin döküp yaktı. Durumu o kadar kötüleşti ki tuvaletini yapmaya sürünerek bir saatte gidecek hale geldi. Sol göğüs ucu penseyle kopartıldı.
Junko kaçırıldıktan bir hafta sonra arkadaşları Koichi Ihara ve Tetsuo Nakamura eve geldi ve ikisi de Junko’ ya tecavüz etti. Koichi Junko’ya üzülüp ailesine giderek Junko’nun durumunu anlattı. Ailesi de polise gidip söylediler. Polis Hiroshi’nin evine gitti, kapıyı Hiroshi’nin ailesi açtı ve Junko’nun eve hiç gelmediğini söylediler.
Junko Hiroshi’ye kendisini öldürmesi için yalvarıyordu. Gün geçtikçe Junko’ya yapılan işkencelerden kaynaklı kötü kokmaya ve tanınmayacak hale geldi. Bunun üzerine on dokuz yaşlarında bir kızı daha kaçırdılar. Kıza tecavüz edip onu daha sonra özgür bıraktılar.
Kırk dördüncü günde içlerinden birisi Junko’ya oyun oynamayı teklif etti. Oyunda Junko’ya karşı yenilmeyi hazmedemeyip gözlerini mumla yaktılar, demir sopayla dövdüler. Bu şiddetin üzerine Junko yere düşüp havale geçirmeye başladı ve o esnada eski yaraları açıldı. Kan ve iltihap içerisinde kalan Junko’yu dövmeyi bıraktılar ve ellerine poşet geçirip Junko daha hayattayken baştan aşağıya benzin döküp yaktılar. Junko ilk başta ateşi söndürmeye çalıştı ancak acı şekilde can verdi. Daha sonra Junko’num cesetini birkaç kat battaniyeye sarıp bir bavula koydular, bavulu da bir varile koydular. Varilin içine bir de 208 litre beton döktüler. Varili Koto bölgesine bıraktılar ve polis tarafından bulundu.
Junko’nun ölümünden üç hafta sonra on dokuz yaşındaki kıza yaptıklarından dolayı gözaltına alındılar. Polisler Tokyo’daki iki farklı cinayet olayıyla ilgili onlardan şüphelenmişti ve cinayetle ilgili sorular sormaya başladılar. Hepsi tek tek sorgulanıyordu. Cinayetle ilgili sorular üzerine Hiroshi arkadaşlarının Junko’ya yaptıklarını anlattıklarını düşünüp itiraf etti. Polisler itiraf karşısında şok olmuşlardı. Çünkü poliste Junko’nun kayıp olmasıyla ilgili bir bilgi yoktu. Bunun üzerine dördü de yargılandı ancak hepsi on sekiz yaşın altında olduğundan ağır ceza verilemedi, yirmi yıl hapse mahkum edildi.