Seyahat albümlerini çıkartıyorum. Çok wanderlust bir karakterim ya! Bugün Cape Town’u yazayım, yarın Hindistan’ı… Yok en iyisi Fransa’nın bana attığı kazıktan bahsedeyim. Hani Sarkozy sağolsun, hepimizi okuldan atmıştı… Soma faciası dönemini mi yazsam gördüklerimle? Ya da gençliğimin en güzel dönemi AIESEC’ten mi bahsetsem? Yok yok, ben en iyisi çocuk gelişimi, travma, depresyon, Alzheimer falan bir şeyler atayım ortaya karışık. Bir iki okunur.
Olmadı yar. En iyisi ben okuyayım.
Yazamadım. Yazmaya çalıştıkça Cape Town anılarımın üstüne bugünkü sıkıntılar oturdu. Çocuk yazmaya çalıştıkça ya karnım acıktı, ya acil birini aramam gerekti. Beynimi açıp koyamadım klavyenin üstüne. Çok artiz cümleler kurmaya çalıştıkça ekran devleşti, üstüme yürüdü. Değişik terimler, daha kültürlü görünsün. E tabii canım, yazmışken kültürlüsünden olsun!
Uykusuz değilsen, huzurun yerindeyse, telaşlıysan, eve baygın geliyorsan yazamıyorsun, düşünemiyorsun bile. Düşünmek aklına gelmiyor. Sadece biriktiriyorsun kafandan geçenleri, üst üste koyuyorsun. Ertesi gün mis kokulu bir kahve tavlıyor seni. Yine düşünmek yok.
Uyuyamadıkça zorlaşıyor. Şu sandalyeden kalkmadığın sürece kafanda kurduğun, bunca zaman görmezden geldiğin, yapmak isteyip de kendini durdurduğun, “Şimdi değil! Zamanı var kardeş, sakin!” telkinlerin, kendine verdiğin “Dürtüsel olma! Kendine gel, sen Bihter Ziyagil değilsin!” tavırların bir bir bir geliyor önüne. Ha, geliyor da n’oluyor! Artistliğin kime! Birazdan gireceksin yatağına uyuyacaksın, yarın mis gibi iş. (Hakikaten mis gibi)! Ama işte, gel gör ki bipolar karakterin izin vermiyor 1 hafta sakin kalasın. Şöyle bir mutluluğun/mutsuzluğun 1 hafta sürsün. Mutsuzsan da takıl buhranınla. Sonra günlerdir yapmadığın şeyi yap: Yıkan, yemek ye, çık git! Yok yavrum, benim buhranım da mutluluğum gibi bir anda yok oluveriyor. Dünyanın en mutlu, en şanslı, en motive insanıyım.
Bunu nasıl başarıyorum bulursam meslekte yırttım demektir.
Yaklaşık 3 saattir aynı sandalyedeyim. Ve bu sandalyeye 6 aydır ilk defa oturuyorum. Psikolojide eza dediğimiz bir kavram var. Gece uykun yoksa kendine ceza niteliğinde bir yaptırımda bulunursun. Bir sandalye olabilir, ona oturursun ve düşünmen gereken ne varsa o sandalyede düşünürsün, gecenin bi yarısı. Kendime gösterdiğim bu tutum, farkında olmadan benim aylardır bastırdığım, düşünmekten kaçtığım konuları çıkardı önüme. Bir sandalye deyip geçme.
Woodkid — I love you. Dinliyorum. Hiç tanımadığım insanların görüntüleri var şarkının içinde. Bir motivasyon kaynağı bulmam gerekiyorsa, hergün yeni insanlara uyanmak şuanda beni güne başlatan şeylerin en başında olur. Yeni insanları yakalarken eskileri kaçırmam dışında bu işin bir dezavantajı yok. Avantajlarını sormayın. Bir SWOT analizi insanı uçurur.
Uçmak istemiyorum Sayın Yargıç. Mümkünse içimdeki tüm dürtüselliği, özgür ruhu, merakı al ve bir süre beni şuan’a bırak.
First Aid Kit — Stay Gold. Sen de dinle.
İyi geceler.
G.