Umut kuytuda kalmış bir deniz şimdi,
Balıkçı tekneleri ve tenha sokaklar,
Zümrüt yeşili çimler,
Yıldızlı bir gece,
Yüzün bir gölge şimdi, gökte.
Alevler, parmaklarımın ucunda,
Alacakaranlık ve umut ise;
İrili ufaklı, haylaz bir cümbüş.
İnsan diyorum;
Sevmeyi bilmeli
Her şeye rağmen.
Ve şimdi
Burada umut var,
Hissediyorum kadehten akışını
Çiseleyen yağmur gibi,
Duyabiliyorum fısıltı gibi vaatlerini.
Sahi hissetmek neydi ki?
Biraz antika biraz burjuva
Toz yutmuş tahtadan kulübeler geliyor aklıma
Eski püskü defterler
Yırtıp pırtık kelimeler…
Parçalanıyor gök, ufukta yağmur,
Kelimeler anlamsız artık,
çapamız eğri, yolumuz taşlı
Sözlerle işimiz bitmiş.
Kapanan kapılar,
Açılan kapılar,
Ve umut kaldı geriye,
İyi olan her şeyi tükettim.
Bir adam sisli bir tepeye çıkıyor şimdi, bakıyor bizlere
Göremediğimiz her şeyi göstermeye yeminliymişçesine,
Uzun ince silüeti, çarpık burnu, sivri çenesi,
Kömür karası gözleri ve basit sözleriyle
Masallardan fırlamış gibi bir adam
Sesleniyor bizlere,
Dayanın diyor sanki her şeye rağmen
Az kaldı, dayanın
Eğmeyin yüzünüzü önünüze,
Yüreğinizin peşinden gidin…
Sahi, gidilecek bir yol bıraktık mı kendimize,
yakıp yıkarken her şeyi?
İnancımız sarsılırken defalarca bizi ayakta tutan neydi?
Hayır, hayır şimdi pencereyi kapama vakti.
Biliyorum,
Üzülme, eğme başını önüne,
Bekliyorum…