Hayat öyledir ki, bazen annene bile sarılamadığın zaman kağıda kaleme sarılırsın. Fakat öyle yorgun, öyle bitkin olursun ki cümleye nokta koyacak mecalin dahi olmaz. Oturur bi çay koyarsın nadiren çıkardığın kupa bardağına. Hayatında ki tüm olumsuzluklar ilk defa bir işe yarar. Çayını yudumlayıp sigaranın dumanı gözlerini yaşartırken tüm hayal kırıklıkların parmaklarına sihirli bir değnek dokunmuşçasına o tertemiz bembeyaz sayfaya akmaya başlar.
İşte o an geldi ve bir anda durdun. Neydi bana bunca hüzünlü cümleyi kurduran !!!
Evet buldun. Sırtından yediğin tüm hançerler, sana yapılmış olan tüm kahpelikler, dost sandıklarının dostluklarının sadece cüzdanının ağırlığınca olduğu. Ve bunun gibi binlerce yara dolu yalanlardı sana bu cümleleri yazdıran.
Şimdi daha iyi anlıyorsun. Asıl dostun yalnızlığına eşlik eden bir bardak çay ve sigara. Evet sigara çok kötü öyle dost mu olur diyorsun ve bir saniye sonra sırtından vuran hayatını sülük gibi emen diğerlerinden çok daha zararsız ve seni mutlu ettiğini anlıyorsun. Oldu sonunda. Yalnızlığın en değerlin oldu. Sigaran tek sırdaşın ve çayın tek sevgilin…
Ne kaldı geriye? Sanırım kendine ait bir şarkı çalma listesi. Oldu bitti işte. Tüm kan emicilerden uzaksın.
Artık ağlamak için yağmuru beklemek zorunda değilsin. Çünkü artık ağlamak zorunda değilsin. Ağlasan bile seni asla kimseye anlatmayacak bir çay ve sigaran var.
BIRAK GERİYE KALANLAR HEP GERİDE KALSINLAR. ZATEN ŞİMDİYE KADAR NE ZAMAN GERİDE KALANLAR İLERİYE BİR ADIM ATMANA DESTEK OLDULAR Kİ. SADECE KENDİN OL, SADECE KENDİNE AİT OL…